İş cinayetlerinin ve meslek hastalığına bağlı kitlesel işçi ölümlerinin önümüze koyduğu görev; işçi sınıfının bir bütün olarak yaşam hakkına sahip çıktığı fiili, meşru, militan mücadele ve birliği örgütlemekten geçiyor. İşçi sağlığı ve güvenliği mücadelesi verenlerin bildiği en net şey; iş cinayetlerinin önüne geçmenin tek yolunun işçilerin birliği ve mücadelesinden geçtiğidir. İşyerlerinde, iş cinayetine uzanan sürecin cinayete evrilmeden önce iş organizasyonunda işçilerin söz ve karar yetkisinin olacağı, yani işçilerin çalışma alanına müdahalesinin mümkün olacağı, işçi sınıfının ücret dahil tüm yaşamsal talepleri ile birlikte işçi sağlığı ve güvenliği mücadelesini bir güç olarak ele alması işçi katliamlarının önünü kesecek tek yoldur. Bugün işçi sağlığı ve güvenliği mücadelesi İSİG Meclisi ve bir avuç sendikanın canhıraş savunduğu ve işyerlerinde öncelikli taleplerden biri olarak örgütlediği konuların başında gelmektedir. Bugün ISİG önlemlerinin alınması ve örgütlemesi sendikaların, emek örgütlerinin ve işçi sınıfının en acil gündemlerinden biri olarak olarak orta yerde durmaktadır.
Pandemide işçiler ölme pahasına iş yerlerine kapatılırken, iş cinayetleri katlanarak artarken, işçi ve halk sağlığı ile şirketler dilediği gibi oynarken sadece yasalara bakmayacağız.
Yıllardır işçi sınıfının direnişlerde de dediği gibi ‘’Yaşamak istiyoruz’’ çığlığını büyütecek, insan onuruna yakışır yaşama koşulları için bir adım daha öne çıkarak fiili meşru mücadele ile yaşam haklarımıza sahip çıkağız.
Yaşamak için örgütleneceğiz!