spot_img
spot_img
Ana SayfaSeçtiklerimizDeprem bölgesinde seçim: ‘Devlet partisi’nin zoru - Hakkı Özdal

Deprem bölgesinde seçim: ‘Devlet partisi’nin zoru – Hakkı Özdal

14 Mayıs seçimlerinin, özellikle muhalif seçmenin bir kesiminde yarattığı hayal kırıklığı, alışageldiğimiz bir tepkiyi de yeniden üretti. Vaktiyle, örneğin maden katliamı yaşamış Soma’nın, sel felaketleri yaşamış bölgelerin oy davranışlarına bakılarak yapılan, kolaycı, suçlayıcı ve nihayetinde kibirli bir zorbalığa dönüşen değerlendirmeler, bu kez de 6 Şubat depremleriyle ağır yıkım yaşayan kentlerdeki yurttaşlara yöneltildi. Sonuçların niteliğinden bağımsız olarak, bu ithamların bir kıymeti yoktur. Bu sorumsuz ithamlar, eleştirdiği sonuçların dolaylı müsebbiplerindendir ve kategorik olarak reddedilmelidir. Fakat bu bir yana, yakın zamanda ağır bir felaket yaşamış bölgelerdeki siyasal davranışları izlemek ve bunlardan siyasal sonuçlar çıkarmak da gereklidir. Bu yazıda, deprem bölgesindeki seçim sonuçlarıyla ilgili bazı değerlendirmeler yapmaya çalışacağım. Ama öncelikle iki noktayı açıklığa kavuşturalım:

  1. Deprem bölgesi, gerek yaşanan yıkım, gerekse devletin faklı bölgelere farklı stratejiler ile yaklaşması nedeniyle homojen bir bütün olarak ele alınamaz. Sözgelimi, yıkımın son derece sınırlı bir bölgede gerçekleştiği Elazığ, Urfa, Adana gibi kentler de deprem sonrası OHAL bölgesi kapsamına alınmıştır. Ancak dört kentteki yıkım, gündelik yaşamı tamamen alt üst etmiştir. Bu yazıda da söz konusu dört kent (Maraş, Hatay, Adıyaman ve Malatya) ele alınacaktır.
  2. Buradaki değerlendirmeler, sandık sonuçlarına dair sayısal verilerden yararlanıyor. Ancak bu veriler, deprem bölgesinde iki ayrı dönemde yapılmış gözlemlerle birlikte ele alınıyor. Söz konusu gözlemler, ilki şubat ayında, depremden 10 gün sonra başlayan; ikincisi nisan sonunu (seçimden iki hafta kadar önceyi) kapsayan iki ayrı zaman diliminde yapıldı.

***
Sandık verilerine en son bakacağız. Ama orada da karşılaşacağımız sonucu baştan söylemeli: Yukarıda kibirli zorbalık olarak anılan suçlamalar haksızdır. Deprem bölgesinde de iktidar oyları anlamlı şekilde gerilemiş, AKP ve Erdoğan önemli destek kayıpları yaşamıştır. ‘Boyalı harita’ esasına dayalı değerlendirmeler, bu anlamlı gerilemeleri gözden kaçırıyor. Ama konu bu matematik hesabı da değil. Deprem bölgesinde 6 Şubat’tan beri yaşananlar, sosyal ortam, idari süreçler ve yıkımı yaşayan insanların karşı karşıya bulunduğu hayati sorunlar, ortaya çıkan sonuç üzerinde doğrudan etkilidir. Bu etki, dışarıdan bakıp, “daha ne olmalıydı” türü nobran burun kıvırmaları aşacak ölçektedir.

Bölgedeki toplu yaşam alanları, çadır ve konteyner kentler tel örgülerle çevrildi ve ‘resmi görevliler’ dışında kimsenin bu alanlara girmesine izin verilmedi. AFAD, Kızılay gibi kuruluşların, valilik, kaymakamlık ve çeşitli bakanlıkların personeli ile güvenlik güçleri dışında kimse… Bırakın siyasi çalışma yapmayı, içerideki koşullar hakkında haber yapmanın olanakları dahi son derece sınırlıydı. Depremzedeler, zaten birer iktidar temsilcisi olan ve siyaseten de öyle davranan bu resmi görevlilerle baş başa kaldılar. Kendilerine tanınmış sınırlı olanakların sürmesi için bile ‘istikrarın sürmesi’ gerektiği yönünde telkin edildiler. Bu kampların dışında kalmayı tercih edenlere hizmet götürülmedi. Bölgeye yönelik sivil dayanışma ağları –çoğunlukla kolluk gücü marifetiyle– engellendi. Sayısız gönüllünün büyük zorluklarla yürüttüğü dayanışma çabasının hakkını elbette teslim etmeliyiz. Ama yıkım krizinin en yoğun olduğu toplam 6 milyon nüfuslu bir alanda, ‘devlete rağmen’ sorunların üstesinden gelmek olanaksızdı. Velhasıl bölgede bir ‘seçim gündemi’ bile olmadı. Siyasal olarak, neredeyse yalnızca ve bütün cüssesiyle ‘devlet’ vardı sahada.

Deprem bölgesindeki bir kentte, kamusal nitelikteki bir merkezde yöneticilik yapan, ismini anlaşılır nedenlerle yazamadığım bir görevli, depremin üstünden üç aya yakın zaman geçmişken, büyük bir kederle şöyle söylüyordu bize: “Bu kentteki en önemli sorunlardan biri ne biliyor musunuz? Burada yas yok. İnsanlar onca ağır kayıplara rağmen yas tutmayı bıraktılar. Öyle aciz duruma düşürüldüler ki yas tutacak durumda değiller. İnsanlar dilenciliğe alıştırılıyor, en büyük sorun bu.” Bu sözleri söyleyen kişi, 8 Şubat gününden, bizimle konuştuğu 29 Nisan gününe dek aralıksız deprem bölgesinde bulunuyordu.

Maalesef haklıydı.

Bölge kentlerinde halka, AKP’nin yoksulluğu yönetme stratejisiyle uyumlu bir çökertme politikası uygulandı. Maraş, Adıyaman, Malatya, birkaç ilçesi dışında Hatay, İslahiye, Nurdağı… Depremin tüm kırmızı hattı kuşatıldı, tecrit edildi ve acı içindeki insanlar büyük bir yokluk içinde yönetilerek sindirildi. Mülksüzleştirilmiş, varını yoğunu kaybetmiş kalabalıklara medet umacakları bir devlet-iktidar kibri dayatıldı. Devletin sorumlulukları, bir niyaz ilişkisine çevrildi, insanlar yalvar yakar edildi. Bölgede zaten güçlü olan dinsel-politik ağlar, devletin de desteğiyle sahayı parselledi. Yakınlarının cenazesi bulunan enkaz üstlerinde tövbe istiğfar ettirilen insanlarımızın görüntüleri hatırlarda olmalı. Rıza, fiziki ve psikolojik zor ile üretildi.

Ayrıca…

Her kentte, özellikle ilk günlerde binlerce kurbanın, yurttaşların kendi olanaklarıyla gömüldüğüne dair sayısız tanıklık kamuoyuna yansıdı, biliniyor. Gerçek can kaybı sayısı bilinmediği gibi, devletin de hesaplayabileceği bir ölçekte değildi. Bölgede seçim bu koşullarda yapıldı ve bazı kentlerde yüzde 85’i aşan ‘katılım’ oranları açıklandı. Bu katılım oranları izaha muhtaçtır.

Sayısız başka ayrıntı sıralanabilir. Ama deprem bölgesinde seçimlerin hangi koşullarda yapıldığına dair bu kadarı da bir fikir veriyor. Şimdi bu koşullarda yapılan seçimin ‘sayısal’ sonuçlarına bakalım, bir anlam taşıdığı kadarıyla…

MARAŞ: AKP 10 PUAN GERİLEDİ, CHP 6 PUAN YÜKSELDİ

Maraş, deprem bölgesindeki en ağır yıkımı yaşayan kentlerden biri. Kent merkezinin yanı sıra Pazarcık, Elbistan gibi büyük ilçeleri de hem büyük can kayıpları hem de gündelik yaşamı tamamen durduracak ölçekte hasar gördü. Fakat Maraş, daha şubat ayından itibaren, devletin bölgede farklı kentlere dair farklılaşan stratejisi kapsamında ‘özel ilgi alanı’ oldu. Bu ‘özel ilgi’nin Maraş ve çevresindeki sanayi kuruluşları, lojistik üsleri ve bölgenin ihracat kapasitesi nedeniyle olduğuna; inşaat şirketleri başta olmak üzere MÜSİAD sermayesi, tarikat-cemaat ağları ve kolluk güçleriyle bu kenti adeta kuşatan devletin, ‘çarkların dönmesine’ odaklı bir iyileştirme çabası içinde bulunduğuna, bölgede gerek şubat gerekse nisan ayındaki gözlemlerimizle tanıklık etmiştik. Fakat buna rağmen, Maraş’ta da iktidarın önemli kayıplar yaşadığı açıkça görüldü.

Yukarıdaki tablodan da görüleceği üzere Maraş’ta AKP, 2018 seçimlerine göre 10 puanın üzerinde bir kayıp yaşadı. AKP’nin oy kaybı, 1 Kasım 2015 seçimiyle kıyaslandığında ise 24 puanı buluyor (71,4’ten 47,8’e). İktidarın diğer ortağı MHP ise 2018’deki oy oranını neredeyse aynen koruyor (16,3). Cumhur İttifakı’nda bu kayıpları Yeniden Refah telafi ediyor. YRP’nin Maraş’taki oy oranı yüzde 5,5…

Maraş’ta oylarını dikkat çekici şekilde yükselten parti ise CHP. 2015 ve 2018 seçimlerinde yüzde 9,8 düzeyinde olan CHP oyları neredeyse iki katına yüzde 16’ya çıkıyor. İYİP ve HDP/YSP’nin önceki seçime göre kaybettiği 5 puanın üstünde bir artış bu. Üstelik İYİP seçmenlerini CHP’ye değil, yüzde 2’ye yakın oy alan Zafer Partisi’ne kaptırmış gibi görünüyor. Özetle tablo, CHP’nin, AKP seçmeninden oy aldığını gösteriyor.

Cumhurbaşkanlığı seçiminde ise Erdoğan’ın oyları 2018’e göre 2,2 puan geriliyor: Yüzde 74’ten 71,8’e…

Kılıçdaroğlu’nun yüzde 22,2’lik oyu ise 2018’de Muharrem İnce’nin aldığı yüzde 15’in 7 puan üzerinde. 2018’de Akşener yüzde 8,5, Demirtaş yüzde 1,1 oy almış. 9,6 puanlık bu toplam Kılıçdaroğlu’na gelmiyor, çünkü bu kez de devreye Sinan Oğan faktörü giriyor. Oğan’ın oyu yüzde 5,5… Üstelik 0,42 puan da İnce oyu var. Altı puanlık bu toplam için de ‘olağan şüpheli’ İYİP seçmeni.

Maraş’ta seçime katılım oranı deprem bölgesindeki kentler arasında en yüksek oran ve ilginçtir ki ülke genelinin yalnızca 1,6 puan gerisinde: Yüzde 85,41…

ADIYAMAN: AKP’YE TARİKAT-CEMAAT DESTEĞİ, CHP’DE SIÇRAMA

Adıyaman, gerek depremin hemen ardından, gerekse ilerleyen dönemlerde ihmal edilmekten yakındı. Gerçekten de hem şubat hem de nisan ayındaki gözlemlerimiz bu yakınmaları teyit eder nitelikteydi. Devletin organizasyon gücü Adıyaman’da yeterince görülmedi. Ama bu kente de başta Menzil grubu olmak üzere dinsel ağların özel bir ilgi gösterdiği kamuoyuna da yansıdı. AKP oylarındaki sınırlı gerilemede bu etken göz önünde bulundurulmalı. Ayrıca Adıyaman seçime katılma oranının düşük olduğu kentlerden biri (ülke ortalamasının 5 puan gerisinde). Ayrıca kentte nisan sonunda tanık olduğumuz manzara, yaklaşık yüzde 82’lik resmi katılım oranına da şüpheyle yaklaşmaya neden oluyor. Kentteki “ölülere oy kullandırıldı” itirazlarını bu açıdan not etmeli.

Tüm bu etkenlere rağmen Adıyaman’da AKP oyları, 2018 seçimine göre 2,5 puan gerilemiş durumda. Hüdapar oyları da hesaba katıldığında kayıp 4 puan. MHP oylarındaki kayıp ise 5 puan. Seçime İYİP ile ‘fermuar liste’ yaparak katılan CHP’nin oyları 6,4 puan yükselmiş. 2023’teki oran 2018’de iki partinin aldığı toplam oyun üzerinde.

Cumhurbaşkanlığı seçiminde ise Erdoğan’ın oylarında küçük bir gerileme var: Yüzde 67,4’ten yüzde 66,2’ye. Adıyaman’daki ‘yüksek katılım oranı’na şüpheyle bakan yurttaşları tekrar hatırlatmalı.
Kılıçdaroğlu’nun oy oranı ise (31,24), 2018 M. İnce oyunun (20,5) 10 puan kadar üstünde. HDP seçmeninin desteği açık. Ama İYİP’te yine Sinan Oğan firesi olduğu görülüyor. Oğan’ın Adıyaman oyu yüzde 2,2.

HATAY: TİP’İN BÜYÜK ÇIKIŞI

Hatay depremin en çok sembolleştiği şehirlerden biri oldu. Kent merkezindeki yıkım bir yok oluş düzeyindeydi. Seçimden hemen önce özellikle merkez ilçelerde bina yıkıntılarının büyük oranda durduğu, hasarlı binaların tehlike saçtığı koşullar devam ediyordu. Başta içme suyu olmak üzere en hayati ihtiyaçlar sistemli olarak giderilmedi. Yıkımın en yoğun olduğu Defne, Samandağ ve Antakya ilçelerinde devletin ‘politik seçilim’ ile davrandığı sıklıkla gündeme geldi.

Hatay genelinde seçime katılım oranının da ülke geneli ortalamasının yalnızca 4 puan gerisinde (yüzde 83) olduğuna bir işaret koyalım. 2018 seçiminde ise Hatay’daki katılım oranı yüzde 89 olmuş.

Kentte iktidar partilerinin her ikisi de 2018 seçimine göre oy kaybediyor. AKP’nin gerilemesi ülke genelindeki gerilemesinin epey altında, 1,7 puan. CHP de 5 yıl önceki oylarının 2 puan kadar gerisinde. Ancak Hatay’ın ve özellikle merkez ilçelerinin büyük çıkış yapan partisi TİP. Tutuklu Gezi avukatı Can Atalay’ın adaylığı ve Türkiye İşçi Partisi’nin deprem döneminden başlayarak süren dayanışma ağı kent genelinde partinin oylarını yüzde 9 civarına taşıyor. Bu, TİP’in Türkiye genelinde bir ilde aldığı en yüksek oy. Ayrıca en büyük en yoğun yıkımın yaşandığı ilçelerde bu oran çok daha yüksek: Samandağ’da yüzde 23,5, Defne’de yüzde 28,2…

Cumhurbaşkanlığı seçiminde ise Kılıçdaroğlu yüzde 48,1 oyuyla ilk sırada. Kılıçdaroğlu’nun oyu Samandağ ve Defne’de yüzde 90’ın üzerinde, Arsuz’da yüzde 80’e yakın. 2018 ile kıyaslandığında yine İYİP oylarında ‘kaçak’ olduğu görülüyor. Oğan+İnce’nin yüzde 4 kadar oyu var.

Erdoğan’ın yüzde 48’lik oyu, 2018 oranının sadece yarım puan gerisinde.

TİP’in sıra dışı yükselişi dışında, önceki seçimlere en yakın oy oranlarının göründüğü kent Hatay.

MALATYA: AKP-MHP’de 12 PUANLIK KAYIP VE YRP DOLGUSU

AKP’nin en ağır kayıp yaşadığı kentlerden biri Malatya. Partinin oyları 2018’e kıyasla 8,8 puan, 2015’e kıyasla 22,3 puan gerilemiş durumda. Malatya’daki kayıp ülke genelindeki 7 puanlık kaybın da üstünde. MHP oylarında da 3 puanı aşan bir kayıp var. Ancak tam bu noktada devreye İttifak’ın yeni ortağı Yeniden Refah Partisi giriyor. YRP’nin yüzde 9,4’lük oyu Cumhur’un kaybını önemli ölçüde telafi ediyor. Erdoğan’ın bu partiyle ittifak çabası sırasındaki tavizkar tutumunu anlamlı hale getiren sonuçlardan biri.

İYİP 2018’e göre 0,4 puan oy kaybediyor ama bu kendi oylarının onda birini yitirdiği anlamına geliyor. CHP’deki 5 puanlık yükselişin önemli bir bölümü YSP/HDP oylarından gelmiş gibi görünüyor.

Malatya’da seçime katılım oranı yüzde 81,70.

Yeniden Refah’ın katkısıyla Erdoğan, 2018’deki yüzde 69’luk oy oranını koruyor. M. İnce’nin yüzde 23 oy aldığı kentte Kılıçdaroğlu’nun oy oranı yüzde 27. İYİP oylarındaki fire, ülke genelinde olduğu gibi Malatya’da da sürüyor.

Kaynak: Artı Gerçek

spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler