spot_img
spot_img
Ana SayfaDepremLC Waikiki'de çalışan Serkan Yılmaz deprem bölgesine gittiği için işten atıldı

LC Waikiki’de çalışan Serkan Yılmaz deprem bölgesine gittiği için işten atıldı

Serkan Yılmaz LCW alt işvereni Talha Nakliyat’ta çalışırken 6 Şubat depremleri ile dayanışmak için işverenden izin aldığı ve izin formu imzalatıldığı halde deprem bölgesine gittiği için Kod 45 ile işten atıldı. Yılmaz yaşadıklarını aktardı;

6 Şubat depremlerinden sonra deprem bölgesine gitmeye nasıl karar verdiniz?

Ülkemiz 6 Şubat’ta çok büyük bir felaket yaşadı. Kahramanmaraş merkezli depremi duyduğumda, ben de herkes gibi şok içerisinde kaldım. 10’dan fazla ilde milyonlarca insan yersiz-yurtsuz kaldı. On binlerce insan yaşamını yitirdi. Bu zaten baştan biliniyordu.

Felaketi ilk duyduğum anda ben de ülkemizin sayısız vicdanlı insanı gibi deprem bölgesine gidip orada yardım bekleyen insanlara el uzatmak istedim. Bunu çalıştığım işyeri ile konuştum. “Ya beni sizin bünyenizde bölgeye gönderin ya da ben kendim gitmek istiyorum” dedim. Onlardan “gidemezsin” yanıtını aldım.

Depremin ilk günü oraya gidemedim ancak depremzedeler için hemen bir şeyler toplamaya başladım. Kıyafetler, battaniyeler, hijyenik pet, çocuklar için ihtiyaç malzemeleri… Topladığımız eşyaları yardım tırları ile gönderdik.

Bu sırada sürekli videoları, fotoğrafları görüyordum. Buradan yardım etmeye çalışıyorduk ama “benim de orada olmam gerekiyor” diye düşündüm. İçi el vermiyor gerçekten de insanın. Yöneticilerime bu durumu açıkladım. Açıkçası bu isteğimi direttim, diyebilirim. Yapmak zorundaydım. Hangi insan kadınların, çocukların, çaresiz insanların çığlığını duyup da yerinde durabilir ki! Ben de oraya gitmeye bu duygularla karar verdim. Ülkesini, bu toprakları, bu topraklarda yaşayan tüm insanları seven, yurtsever bir insanım, duramazdım yerimde.

Patronun deprem bölgesine gitmenize tepkisi ne oldu?

Az önce ifade ettiğim gibi, başta gitmeme izin vermediler. Zaten işyerimde çalışma arkadaşlarımın haklarını aramamla, bana ve arkadaşlarıma yaşatılan haksızlıklara karşı ses çıkarmamla patronların gözünde deyim yerindeyse “sivrilmiş” bir insanım. Patronlar ne yazık ki sadece kendi karlarını, işlerinin yürüyüp yürümediğini düşünür. Kamuoyunda güzel reklamlar yaparlar ancak içeride durum bu şekildedir. Baştan beri deprem bölgesinde olma talebimi dile getirdiğimde, “Serkan, yine mi sen!” dermiş gibi bir tavırları oldu.

Depremin 2. günü iş çıkışında artık dayanamadım. Beni de bildiklerinden, “izin” vermek zorunda kaldılar. Ben onlara “sizin bünyenizde gidebilirim” demiştim. Şimdi deprem bölgelerine ne kadar insan yolladıklarıyla övünüyorlar! Beni de yollasalardı ya…

Bana “ücretsiz izin formu” imzalattılar, 10 günlük. Ben böyle bir durumla karşılaşacağımı bilsem, o formun fotoğrafını da çekerdim. Kötü niyetli düşünmediğim için, karşı tarafın kötü niyetle davranacağını da bilmiyorum. Bana ücretsiz izin formunu imzalatıp “istediğin gibi gidebilirsin” dediler, sağ olsunlar!

Yaşadığım bir şeyi daha sizinle paylaşmak istiyorum, vicdanen çok yaralandığım bir durumu. Bana ücretsiz izin formunu imzalatan yönetici, “Çalmaya mı gidiyorsun yoksa insan kurtarmaya mı?” şeklinde beni aşağılayan bir cümle kurdu. Yaptığı şaka dahi olsa, kamuoyunda çıkan yağmacıları kasteder bir şekilde benimle böyle konuşması gerçekten insanlık onuruna aykırı bir şeydir. Olayın telaşıyla ona sadece, “Eğer çalsaydım, üzerimde bu eski mont değil, seninki gibi pahalı bir kıyafet olurdu” cevabını verebildim. İnsan böyle kötü şeylerle karşılaşınca, ne diyeceğini bilemiyor gerçekten de.

İş akdiniz hangi gerekçe ile sonlandırıldı ve hangi madde ile sözleşmeniz feshedildi?

Patronların en sevmediği işçi, haklarını arayan işçidir, yaşamdaki gerçeklik bu. Bana göreyse dünyanın en onurlu duruşu, haksızlıklara ses çıkarmaktır. İnsan, arkadaşlarıyla, öteki insanlarla dayanışmadan insan olamaz. Bize bencil şekilde yaşamamız dayatılıyor, “her koyun kendi bacağından asılır” diye uydurma atasözleri benimsetilmeye çalışılıyor. Ben böyle bir insan değilim, olmayacağım da… İşte bundan dolayı hep onların gözüne batmışımdır.

Deprem bölgelerinden döndükten sonra iş yerime gittiğimde bir iş arkadaşımla tartışma yaşadım. Kısa süre önce benim onun hakkını aradığım bir arkadaşımdı o. Bu insanla yaşadığım tartışmada, ilgili şahıs benim üstüme yürüdü, küfürler etti. Onun iş yerindeki yöneticiler ile arasının iyi olduğunu ben dahil şirketteki çok insan biliyor. Bu insan bana orada bulunan bir palet parçası ile saldırdı, vücuduma vurdu. Kendisine sözlü ya da fiili hiçbir karşılık vermedim.

Üstüme saldırması, beni darp etmesinin ardından hastaneden darp raporu da aldım. İş yeri de bizim ifadelerimizi aldı. Küfür edilen benim, saldırıya uğrayan benim, işten çıkarılan yine benim! İşin gerçeği, bu durum onlara bir “fırsat” oldu, bu olayı bahane ederek, “Serkan iş yerinde kavga ettin” diyerek beni işten çıkardılar.

Bu durum kamuoyunda da LC Waikiki tarafından dile getiriliyor. Ben hiçbir insana “bana inanın” demiyorum. İnsanların, halkın olaylara kuşkucu şekilde yaklaşması elbette beni de sevindiriyor. Sorgulasın insanlar. Bana doğrudan inanmasın ancak LC Waikiki’nin beyanlarına da inanmasın. Her iki taraf da dinlensin, her iki tarafın da ifadeleri incelensin, öyle karar verilsin.

Ben kendimden eminim. Sadece şunu istiyorum, madem ben bir kavgaya karıştım, lütfen bu video yayınlansın. İş yerimiz 24 saat boyunca kameralar ile gözetleniyor. Bu görüntüler kaydediliyor. Çıkarsınlar görüntüleri, benim de kavgada bir taraf olduğum ispatlansın, ben her şeyi yapmaya razıyım. Kavga, iki taraflı bir şeydir. Ben kimseyle kavga etmedim, saldırıya uğradım.

Darp edildim, küfür edildim, hakaretlere uğradım bu da yetmiyormuş gibi işten çıkarıldım, haklarımın tamamı gasp edildi, 5 yıllık emeğim hiçe sayıldı ve üstüne üstlük bir de sanki yalan söylüyormuşum gibi hakkımda asılsız şeyler ileri sürülüyor. Ben LC Waikiki ve Talha Nakliyat yöneticilerine rica ediyorum, lütfen “karıştığım kavga”nın görüntüleri kamuoyu ile paylaşılsın. Madem ben yalan söylüyorum ve sizin şirketinizin prestijini yalanlarım ile aşağı çekiyorum, hadi size bir olanak; videoları yayınlayın ben de rezil olayım. Görüntüleri bana göndersinler, o görüntülerde eğer onların dedikleri gibi bir durum varsa, ben özür dileyeyim!

Şu anda çeşitli LCW mağazalarında eylemler gerçekleştirerek sesinizi duyurmaya çalışıyorsunuz. Halktan nasıl tepkiler alıyorsunuz?

Bu ülkede gerçekten o kadar çok vicdanlı, duyarlı insan var ki… Sizin gibi gruplar, aydınlar, sanatçılar, duyarlı halk… Gerçekten benim arkamda binlerce kişi olduğunu hissediyorum.

Ben mağazalara gidiyorum, ara ara metrolarda, sokaklarda sesimi duyurmaya çalışıyorum. Karşılaştığım olumsuz bir tepki olmadı bu zamana kadar. İnsanların ellerindeki ürünleri almaktan vazgeçtiğini, konuşmamın ardından bana alkışlarla destek verdiğini görüyorum ve gerçekten duygulanıyorum. Umudum çok yüksek çünkü o kadar çok iyi insan var ki bu ülkede!

Bundan sonrası için yaşadığınız bu haksızlık hakkında yapmayı planladıklarınız nelerdir?

Yaptığım eylemlere devam edeceğim. Durmayı düşünmüyorum. Bana bir haksızlık yaşatıldı. İnanın ki benim ne LC Waikiki ile ne de onun yakın akrabası ve taşeron şirketi Talha Nakliyat ile hiçbir derdim yok. Ben bu firmada 5 senedir çalışıyorum. Benimle ilgili bir tane olumsuz durumla karşılaşmamışlardır. “Çocuklarımın haklarını sizlere gasp ettirmeyeceğim” diyorum hep. Gerçekten de böyle yapacağım. Kazanacağımı biliyorum.

Aslında işten kovulmadan önce de iş yerimde en güvendikleri insanlardan birisi olduğumu; onca malı teslim ederken, mağazalara gönderirken gözleri arkada kalmayacak bir biçimde çalıştıkları insanlardan birisi olduğumu onların da bildiğinden eminim. Bu konuda bana tek bir laf edemezler. Yaptığım eylemlere ise “firma prestijleri sarsıldığı için” karşı çıkıyorlar. Hakkımı elbette arayacağım. Aslında benim bu yaptıklarım insan olarak onların da yararına. İnsanların haklarını araması, kendilerine yaşatılanlara karşı ses çıkarmaları güzel bir şeydir. Belki bu durumla yarın bir gün onlar da karşı karşıya gelecek. Ya da bir yakınları haksızlık yaşayacak…

İstanbul’daki bütün mağazalara gireceğim. Metrolarda, trenlerde, vapurlarda, sokaklarda sesimi yükselteceğim. İnsan haklı olduğundan eminse, ucunda ölüm de olsa her şeyi yapar. Bu haklılık bana cesaret veriyor. Duyarlı, vicdanlı insanların varlığı da gücüme güç katıyor. İyi ki varlar.

Ben sizin vasıtanızla bana destek olan herkese teşekkür etmek istiyorum. Büyük bir dayanışma örneği ortaya koyuyoruz. Bunu daha da yükselteceğiz.

Söylendiği gibi: Dayanışma, ezilenlerin inceliğidir.

Benimle konuştuğunuz için sağ olun. İyi ki varsınız.

spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler