spot_img
spot_img
Ana SayfaÇeviriÇeviri | Büyük 2021 Grevi - CounterPunch

Çeviri | Büyük 2021 Grevi – CounterPunch

Kapitalist ideolojinin çalışma düzenine dair algımız üzerindeki etkisi, büyük grev dalgaları ve günümüzde değişen özneleriyle yeni grevler, işsizler ve işe dönmeyenler… Jack Rasmus tarafından kaleme alınan ve CounterPunch‘ta yayımlanan yazıyı Umut-Sen Çeviri Kolektifi çevirdi

Grevin en iyi tanımı, işçilerin daha iyi ücretler ve çalışma koşulları için “emeklerini alıkoymalarıdır”. Genel kabul, sendikaların greve gitmesidir. Fakat bu doğru değil. İşçiler greve gidiyorlar ve bunun için sendika üyesi olmaları şart değil. Bugün milyonlarca Amerikalı işçinin işe geri dönmeyi reddettiği aşikâr. İşçiler daha iyi maaşlar ve daha iyi bir gelecek için “emeklerini alıkoyuyorlar”. 

Büyük çoğunluğu düşük ücretli sendikasız işçilerin oluşturduğu Büyük 2021 Grevi’ne tanık oluyoruz!

2021’in ikinci çeyreğinde (Nisan-Haziran) ekonominin yeniden açılması ile ayda ortalama 889 bin işçi işlerine geri döndü. Ekonomik Politika Enstitüsü’ne göre bu ortalama 2021’in üçüncü çeyreğinde ayda 280 bine geriledi.

ABD Çalışma Bakanlığı’nın aylık ‘İstihdam Durumu Raporu’na göre en son Eylül rakamları 194 bin işçinin işe döndüğünü gösterdi. Bu durum, ana akım ekonomistlerin 500 bin işçi beklentisinin hayli gerisinde. 

ABD Çalışma Bakanlığı’nın aylık ‘İstihdam Durum Raporları’ndaki çeşitli tablolara göre (A-1, A-13, B-1), 2021’in başında işsiz olan işçilerin yalnızca yarısı işe döndü. Çalışma Bakanlığı’na göre resmi olarak 5 milyon işçi ise işe dönmedi. Ancak bu 5 milyon, apaçık bir şekilde eksik bir tahmin. İşgücünden tamamen kopan fakat resmi bir şekilde ‘işsiz’ olarak kayda geçenlerden daha az işsiz olmayan 3 milyon kişi bu hesaba katılmıyor. Aynı zamanda bu rakam, Mart 2020’de pandemi başladığında Çalışma Bakanlığı tarafından hatalı bir şekilde ‘çalışan’ olarak sınıflandırılan fakat esasen araştırmanın yapıldığı dönemde çalışmıyor olmalarına rağmen işe dönmeyi beklediğini belirtmiş olan birkaç milyona yakın işçiyi de kapsamıyor. Çalışma Bakanlığı kısa bir süre sonra bu kişileri çalışan olarak saymanın hata olduğunu kabul etti, ancak bugüne dek sayıları düzeltmeye de yanaşmadı. Bugün hatalı bir şekilde ‘çalışan’ olarak sınıflandırılanların sayısı 1 milyon civarında. Dolayısıyla, ABD’de halihazırda hiçbir işi olmayan 8-10 milyon işçi var, ki bu hesaba tam zamanlı çalışmayı istemesine rağmen yarı zamanlı çalıştırılan ya da haftada birkaç saat orada burada çalışan milyonlar dahil değil. 

Bu 9 milyonun büyük bir kısmı kendi tercihi dahilinde işe dönmüyor, başka bir deyişle ‘emeklerini alıkoyuyor’. Aslına bakılırsa bu kişiler daha iyi bir şeyler için grevdeler. 

İşçilerin çoğu düşük ücretli de olsa, rakamlar konaklama ya da perakende gibi akla ilk gelen sektörlerle sınırlı değil. Düşük ücretliler tabakası konaklama ya da perakendenin ötesinde neredeyse tüm sektörlere yayılmış durumda. 

ABD Çalışma Bakanlığı’nın Eylül 2021 istihdam düzeylerini 2020’nin pandemi öncesi ayları olan Ocak-Şubat aylarıyla karşılaştırdığımızda, rakamlar işçilerin emeklerini alıkoymasının sektörler ve meslekler arasında yaygınlaştığını gösteriyor: Boş Zaman ve Konaklama kategorisi bugün, pandemi öncesi Ocak-Şubat aylarına kıyasla 1.6 milyon daha az işçinin aktif çalıştığını gösteriyor. Oysa yüzbinlerce düşük ücretli işçinin çalıştığı evde sağlık hizmetleri ve kliniklerini kapsayan Sağlık Hizmetleri sektöründe istihdam bugün, Ocak 2020’ye kıyasla sadece 524 bin kişi daha az görünüyor. Profesyonel ve Bireysel işyerlerinde açık 385 bin iken; yükseköğretimdeki yüzbinlerce geçici çalışanın ve ilk ve orta düzey eğitimde, sendika bulunmayan okul bölgelerinde düşük ücretle çalışan öğretmenlerin bulunduğu Eğitim hizmetlerinde en az 676 bin azalma mevcut. İmalat alanında tam aksi bir durumun söz konusu olduğu düşünülebilir. Fakat yok. Milyonlarca imalat işçisi, sendika sözleşmelerinde olduğu şekliyle dahi düşük ücretli ve sigortasız ‘geçici işçi’ olarak çalıştırılıyor. İmalatta bugün, 2020 Ocak aynın başına kıyasla 353 bin daha az işçi çalışıyor. Aynı şekilde inşaat için de bu sayı 201 bin. Bu liste böyle devam ediyor.  

Bu, eğer işgücünden tamamen ayrılanları ya da ısrarla yanlış sınıflandırılanları saymazsak toplamda 5 milyonun üzerinde daha az kişi eder. 

Hiçbir işte çalışmayan 9 milyonun en az yarısının kendi tercihi dahilinde işe dönmeyi reddettiğini varsaymak oldukça mümkün. Bu, fiili olarak ‘grevde’ olan 4-5 milyon olduğunu gösterir. ABD, neredeyse tüm sektörlerinde, milyonlarca düşük ücretli ve aşırı sömürülen işçiyi kapsayan Büyük 2021 Grevi ile kuşatılmış durumda! 

Örneklerin sendikalı işgücüne de yayılmakta olduğuna dair işaretler mevcut. Gıda işlemeden (Kellog işçileri) tarım ekipmanlarına (John Deere) ve batı kıyısındaki hastane ve sağlık hizmetlerine kadar birçok sektörde sendikal sözleşme yenilemeleri reddediliyor; grevler ise ya kapıda, ya da halihazırda devam ediyor. Bunlar binlerce, hatta on binlerce sendikalı işçinin yer aldığı büyük sendika pazarlık birimleri. 

Kapitalist İdeoloji: Sebep Sonucu Tersine Çevirmek

İşverenler, şirket medyası, politikacılar ve çoğu ana akım ekonomist, aynı zamanda hem örgütlenmemiş hem de örgütlü bir grev dalgasının içine olduklarını kabul etmeyeceklerdir. Bununla birlikte, milyonlarca kişinin fiilen çekildiği şey için işçileri suçlamaya gelince hepsi yan yana. Neden bu kadar çok işçinin işe dönmediği ya da işten ayrılmaya niyetli olduğuna -hele ki şimdi aşı varken ve yeni iş ilanları açılmışken- yanıt bulamıyor, bunun için dövünüyorlar. 

Geçtiğimiz yaz başında yaptıkları açıklama, işsizlik yardımlarının fazlasıyla cömert olduğu ve milyonlarca işçinin işe dönmemesinin sorumlusunun bu durum olduğuydu. Bu tema özellikle cumhuriyetçilerin yaşadığı eyaletlerdeki politikacılar arasında çok tuttu. Geçtiğimiz Haziran’dan başlayarak birçok Cumhuriyetçi eyalet valisi ve yasama meclisi, yardımların Eylül ayına kadar devam edecek olmasına rağmen önce davranarak tek taraflı bir şekilde işsizlik yardımlarını kesti. Yaz boyunca elde edilen verilerin, işsizlik yardımını kesmeyen birkaç Demokrat eyalette (California, New Jersey vs.) işçilerin işlerine geri dönme oranlarının işsizlik maaşını kesen eyaletlerdekinden daha yüksek olduğunu göstermesinden sonra ise sesleri çıkmadı. Bu tartışma şimdilik bu kadar. 

İşverenler, politikacılar ve Cumhuriyetçi eyaletler şimdi de çocuk bakımı yardımlarının ve gıda pullarındaki iyileştirmelerin işçilerin işe geri dönmesini engellediğini iddia ediyor. Bu, oldukça eski bir işveren grev stratejisi: Aç bırak, işe geri dönsünler.

Yani işçilerin işe geri dönmeyi reddetmesinin, yaşanamayacak kadar düşük maaşlar ya da işe geri döndüklerinde devletin COBRA ödemelerini ve Medicaid yardımını kesmesi ile kendileri ve aileleri için alternatif bir sağlık sistemine sahip olmayacak olmaları, çocuk bakımının mevcut olmaması ya da pahalı olması ile alakası yok. İşverenlerin işçileri daha az saatler çalışmak üzere geri çağırması ve geçinebilmek için kazanmaları gereken haftalık ücreti garanti etmemesi ile hiçbir ilgisi yok. İşverenlerin, aileleri yok eden mesai saatlerinde ısrarcı olması, medeni bir ücretli izin düzenlemesinin olmaması ve bugün on milyonlarca ABD’li işçiyi etkilemekte olan modern çalışma sözleşmesi sisteminde geleceğe dair bir umut olmaması ile de bir ilgisi yok. 

Birçok işveren, onların medyası ve politikacıları için bu durum işçilerin suçu. Pandemi sürecinde onlara çok fazla şey verildi ve bu yüzden şimdi çalışmak istemiyorlar! Bu kapitalist bir mantra ve milyonların işe geri dönmemesinin açıklaması.

Bu açıklama ile işverenler, medya, politikacılar ve ana akım ekonomistler gerçekliğe takla attırıyor. Kapitalist ideoloji tarafından oynanan dil oyunlarında tipik olduğu üzere sebep ve sonuç mekanizmasını ters çeviriyorlar. Mağdur olanlar yani işçiler problemin sebebi, bir sonuç ya da etki değil. Geçtiğimiz üç ayda işe dönüşlerin bir önceki Nisan-Haziran dönemine göre üçte iki oranında düşmesinin sebebi de onlar. Bahsedilmeyen ise, onlarca yıldır süren yaşanamayacak kadar düşük maaş uygulamaları, kapsamı dar olan ya da hiç olmayan sigorta ve neredeyse bütün gelişmiş kapitalist ekonomilerin yıllar önce terk ettiği, işçiyi ücretli izin, çocuk bakımı, ulusal sağlık bakımdan mahrum bırakan çalışma koşulları. 

Genel tabloya daha net bakmak gerekirse belki de dokuz ila on milyon işsiz emeklerini alıkoyarak daha iyi maaş ve yardımlara sahip, geleceğe dair onlara umut verebilecek yeni işler arıyorlar. ABD’deki dört ila beş milyon işçi fiilen “grevde”.

1970-71’deki Büyük Grev Dalgası

Amerika’daki en son büyük grev dalgası elli sene önce, 1970-71 yıllarındaydı. O zamanlar grevi yapanlar inşaat, kamyon, otomotiv, tersane ve onlarca diğer büyük üretim, inşaat ve ulaşım şirketlerinde çalışan sendika işçileriydi.

İşçi sınıfı tarihinin bu sayfası akademisyenler ve kapitalist medyanın çoğu tarafından görmezden geliniyor. Belki de bu, 1970-71’deki grevlerin çok başarılı olması, grev yapan işçiler ve sendikaların neredeyse tamamının büyük zaferler kazanması sebebiyledir. 1970-71’deki grev dalgası, üç yıldan fazla olmayan sözleşmelerde, sigorta kapsamında ve maaşta ortalama %25’lik bir artışla sonuçlanmıştı. İşçiler ve sendikalar işverenler tarafından durdurulamamıştı. Grevler o kadar başarılıydı ki, şirketler devletten grevlerin ve sözleşme anlaşmalarının önünün kesilmesi için yardım istediler. 1971 yazında, o zamanın başkanı olan Nixon, çıkarttığı acil düzenlemeler ile grev sonucundaki kazanımları dondurdu, maaş ve sigortadaki %25’lik artışı %5.5’i aşmayacak şekilde geri çekti.

Maaşların dondurulması ve geri çekilmesi Nixon’un Ağustos 1971’deki Yeni Ekonomik Programı’nın (NEP) temel öğelerindendi. Yeni Ekonomik Program’da Nixon, çeşitli ticaret düzenlemeleri ve 32 doların bir ons altına denk olduğu sistemi bozarak, Avrupa ve diğer yerlerdeki ABD kapitalizminin rakiplerine de saldırdı. Bu düzenlemeler 1944’te ABD’nin kendi kurduğu Bretton Woods uluslararası kapitalist sistemini de baltaladı. 

1970-71’deki büyük grev dalgasında iki yıl içerisinde 6.6 milyondan fazla işçinin katılımıyla, 114 milyon iş günü kaybına sebep açan 10,800 grev yapıldı. 1970-71 grevleri bazı açılardan 1945-46 yılındaki grevler kadar büyüktü. 1945-1946’da 8.1 milyon işçinin katıldığı ve 154 milyon iş günü kaybına yol açan 9,750 grev gerçekleşmişti. (Kaynak: İş Durdurmaların Analizi, ABD Çalışma Bakanlığı, Bulletin 1777, 1973)

Zaman ileri, başka bir yüzyıla sarıldı ve bugüne gelindi. Neredeyse 4-5 milyon kadar işçi işe geri dönmüyor. Bu sayı sözleşmesi bittikçe işsizlerin saflarına katılacak sendika işçileri ile muhtemelen artacaktır. Kaç iş günü kaybı olduğu ise hala hesaplanıyor. Fakat işçiler kaderlerini kendi ellerine -ya da işlerine dönmeyip emeklerini alıkoydukları için ayaklarına mı demeli- aldığına göre yeni bir militanlığın yükseldiğine şüphe yok. 

Bugün farklı olan şey, Büyük 2021 Grevi’nin sendikalar tarafından yürütülmüyor olması. Özel sektör sendikaları, 1980’den bu yana sürdürülen iş gücünün ülkenin dışına taşınması, serbest piyasa anlaşmaları, işçileri otomasyon, makineler ve yeni sermaye ekipmanları ile değiştirmek için şirketlere sağlanan geniş vergi yardımları gibi neoliberal politikalar sonucu zayıfladı ve neredeyse yok oldu.

Son 40 yıldaki bu iş yıkımının sonucu olarak düşük, minimum maaş ve standartların altında sosyal haklar sunan, geçici, yarı zamanlı, gig ve benzer sözleşmeli, güvencesiz on milyonlarca iş ortaya çıktı. Covid krizi 2020-21’in ekonomik daralmalarını hızlandırdı ve derinleştirdi. Ve şimdi düşük maaşlı, güvencesiz, fiilen sözleşmeli iş gücü ayaklanıyor.

İşçiler emeklerini alıkoydukça ve işgücünde arzı azalttıkça birçok endüstri ve şirket şimdi maaşlarını arttırmak, işe dönüş ikramiyeleri ödeyerek işçilerin geri dönmesini sağlamaya çalışmak zorunda. İşgücü arzının azalması genellikle maaşların artması anlamına gelir. Fakat pratikte her endüstride böyle olmuyor ve geniş perspektifte bu hala bir anekdot niteliğinde kalıyor.

Büyük 2021 Grevi’nin Tarihsel Önemi

ABD tarihi bir olayın ortasında. Ülkedeki işçi sınıfı kendi kendisine uyanıyor olabilir ve bu grev Demokrat Parti’deki arkadaşlarını sözüm ona utandırmamak için greve yanaşmayan, çoğu yaşça büyükler tarafından yönetilen veya çoktan yok olmuş sendikalar tarafından yönetilmiyor.

Büyük 2021 grevi, bundan önceki çoğunun aksine, çoğu sendikalı olmayan bağımsız işgücü tarafından gerçekleştiriliyor: Düşük maaşlı hizmet çalışanları, bağımsız uzun yol kamyoncuları, şehirdeki teslimat şoförleri, otel ve restorandaki ağırlama çalışanları, perakende, yerel inşaat projelerinde çalışanlar, öğretmenler, okul servisi şoförleri, kronik fazla mesai nedeniyle tükenmiş hemşireler, son 18 aydır limitleri zorlanan depo ve gıda işçileri ve ABD’li aracı “çakallar” tarafından sömürülen evlerde çalışan bakıcılar. Liste uzun.

Ana akım ekonomistler ve politikacılar, Covid döneminin ve ekonomik daralmanın, üretim süreçlerinde ve üretim ve hizmet piyasalarında sebep olduğu radikal yapısal değişimler hakkında zayıf bilgiye sahipler.  Bu değişimler hala sürüyor. Ve birçoğu derin olduğunu kanıtlayacak. Ülkedeki işgücü piyasasının yeniden şekillenmesi şu anda Büyük 2021 Grevi olarak ortaya çıkıyor fakat bu bir semptom. Ürün piyasası, malların ve hizmetlerin dağıtımı da benzer bir baskının ve değişimin altında. En azından şu an finansal varlık piyasalarında (hisse senetleri, tahviller, türevler, forex, dijital para birimi vb.) bu durumlar hissedilmiyor. O gün gelmedi fakat geldiğinde istikrarsızlıkların en büyüğü yaşanabilir. 

*Orijinal metin için: The Great Strike of 2021

Çeviri: Ayşe Irmak Şen & İzel Büyük

spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler