spot_img
spot_img
Ana SayfaHaberMigros depo işçilerinin kanından canından beslenen patron takımı kim? - Neslihan Acar...

Migros depo işçilerinin kanından canından beslenen patron takımı kim? – Neslihan Acar & Murat Bostancı

Depo, liman, tersane işçilerinin kurup yönettiği DGD-SEN’in Migros Şekerpınar deposu önünde yürüttüğü direniş geniş kesimlerce takip ediliyor, destek ve dayanışma günbegün artıyor. Ücretsiz izin dayatmasına karşı süren direniş DGD-SEN’in 8 yıldır ısrarlı bir biçimde sürdürdüğü örgütlenme çalışmasının bir sonucu.

2012 yılı sonunda depo, liman ve tersanelerde yaşanan sömürüye son vermek isteyen işçilerin, işkolunda yer alan sarı ya da bürokrat sendikalardan aradığını bulamaması üzerine kendi yönettikleri bir sendikayla mücadele ederlerse kazanacaklarını fark etmesiyle birlikte DGD-SEN kuruldu. Haziran 2013’te ilk Genel Kurul’un ardından Migros Şekerpınar depoda örgütlenmeye hız kazandıran işçiler Aralık 2013’te taşeron firmalardan Ceva Lojistik’ten, Mart 2014’te diğer taşeron firmalar UsGrup ve MBM’den atıldı. Aralarında DGD-SEN kurucuları, yönetim kurulu üyelerinin de bulunduğu toplamda 40’ın üzerinde sendikal faaliyet yürüten işçinin işten çıkarılmasıyla birlikte DGD-SEN ve Migros arasında mücadele başladı. İlk direnişinden sonra farklı depolarda da tanınırlığını ve örgütlülüğünü artıran DGD-SEN ile Migros arasında kamuoyuna yansıyan ikinci karşılaşma 2017 yılında yaşandı. Uzun yıllar süren örgütlenme çalışmaları amir, şef, taşeron şirket patronları ve Migros Genel Müdürlüğü’nün işçi ve sendika düşmanı tutumları sebebiyle sendika üyesi işçiler bir kez daha işten atıldı. Migros depo önü ikinci kez bir direnişe ev sahipliği yaparken en önemli kazanımlar taşeron şirketler Ceva ve MBM’in depodan kovulması ve Usgrup’un idari para cezasına çarptırılması oldu. 2017 yılından sonra Migros Şekerpınar deposunda tek taşeron şirket Usgrup ile mücadeleyi büyüten DGD-SEN, “Asıl işi taşeron yapamaz” maddesiyle yasada açık olan ihlali ve sendika düşmanlığını dönem dönem Migros Genel Müdürlüğü önünde ya da depo önü basın açıklamalarıyla duyurdu. Şimdilerde ise Migros deposu önünde 40’ı aşkın işçi ile DGD-SEN’in üçüncü direnişine tanıklık ediyoruz. Usgrup ve Migros Genel Müdürlüğü artık sendikayı yakından tanıyor ve yıllardır tutarı binlerce lirayı bulan sendikal tazminat ödemek durumunda kalıyor ve her geçen gün daha da köşeye sıkıştığına dair emareler kamuoyunda görünür hale geliyor.

Migros depo ve mağazalarında, Tüpraş’ta, Tansaş’ta da çalışanı olan Usgrup patronu Veysel Cingöz yıllardır kurduğu taşeron şirket cehennemi ile işçilerin tepesine çöreklenmişken 8 yılın sonunda ilk kez DGD-SEN sendikasını ve direnen işçileri görüşmeye davet etti. Kuşkusuz bu görüşme DGD-SEN’in kendisinin gelecek dönem kariyer planlarını bozma potansiyelini görmesi sebebiyle mümkün oldu. Cingöz’ün kariyer planının ne olduğuna geleceğiz, önce bu şahsı tanıyalım. Dersimli olduğunu her konuşmasında vurgulayan Cingöz sendika yöneticilerine tanıdık bir sima olduğunu hatırlatma ihtiyacı hisseden eski bir sendikacı. 1987 Migros Grevi’nin “önderlerinden.” 1989 grevinde ise artık tarafı değişmiş durumda. O dönem işten atılıp otopark işletmeye başladığı sırada Koç Grubu’nun sihirli eli Bülent Özaydınlı’nın markajına giriyor. Cingöz hem Genel Başkan Yardımcısı olduğu Tez-Koop-İş Sendikası’nın sarı sendikaya dönüştürülmesi operasyonunu yürütüyor hem de Usgrup bünyesinde topladığı şirketleri Migros’un en büyük taşeronu haline getiriyor. DGD-SEN yöneticileri ile görüşmesinde hiçbir şey yapamazsam şirketin iş kolunu değiştirir Tez-Koop-İş’i buraya sokarım demesi boşuna değil. Hem sendikadan hem de şirketten kar üstüne kar elde etmenin hayallerini kuruyor. Zaten Tez-Koop-İş Sendikası’nın eski Genel Merkez yöneticilerinin tamamı da Migros’ta irili ufaklı birer taşeron şirketin sahibi artık. MBM taşeron şirketinin sahibi Mehmet Emin Meriç de eski Tez-Koop-İş yöneticilerinden. Migros mağazalarında Tez-Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu bilgisini de verirsek sanırız Migros depo ve market işçilerinin sarı sendika ve patronlar tarafından ne denli kuşatma altında olduğu anlaşılacaktır. Cingöz’le görüşme esnasında bir diğer tehdit olan “Benim kariyer planlarımın önüne geçerseniz depoya MBM’i sokarım” cümlesini kurması sarı sendikacı patronlarla kurduğu tezgaha güvenin bir ürünü. Birkaç örnek daha verelim ki Tez-Koop-İş ile Migros taşeronları arasındaki kirli ilişki zihinlerde netleşsin. Meriç’in yeğeni Hakan Dere Tez- Koop-İş’in en büyük şubelerinden birinin başkanı. Daha sayısız örnek verebiliriz. Burada durup Veysel Cingöz’e tekrar dönelim. Cingöz etrafındaki ilişkilerle hâlâ Tez-Koop-İş yönetim süreçlerini dizayn ediyor, belirliyor. Cingöz ayrıca Fethiye’de zenginler için milyon dolarlık yat projeleri yapıyor. Cingöz ile yapılan görüşmede bahsettiği kariyer planına gelecek olursak CHP’de vekillik için etrafındaki sosyal sermayeyi harekete geçirmiş olduğunu görmek mümkün.

Migros direnişi işçilerin sadece ücretsiz izne karşı çıkışı mı? Hayır, elbette değil. İşçiler kendi sendikalarını kurup örgütlendikleri ve ilkelerinden vazgeçmedikleri takdirde karşılarına dizilen patronun da sendikacı eskilerinin de sarı sendikacıların da işçinin canından kanından beslenen Veysel Cingöz gibi vampirlerin de hayatını tepetaklak etme imkanını bize gösteriyorlar.

Kaynak: https://dgd-sen.org/icerik/detay/migros-depo-iscilerinin-kanindan-canindan-beslenen-patron-takimi-kim-murat-bostanci-neslihan-acar

spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler