spot_img
spot_img
Ana SayfaGüvenlik-SenDirenişteki SİO Automotiv güvenlik işçileri; Bu bir onur mücadelesi

Direnişteki SİO Automotiv güvenlik işçileri; Bu bir onur mücadelesi

Çorlu SİO Automotiv’de çalışan Güvenlik-Sen ve Güvenlik-Sen İşçi Meclisi üyesi  işçiler sendikalı olma mücadeleleri ve kadro talepleri sebebiyle işten atıldı ve direnişe başladı. Bugün direnişlerinin 4.günü. İşçilerle işten atılmaya giden süreçlerini ve direnişi konuştuk.

Tekirdağ, Çorlu’daki SİO Automotiv’de sendikal faaliyet yürüttüğünüz için işte çıkarıldınız ve dün işe iade ve kadro talebi ile direnişe geçtiniz. Bize süreci anlatır mısınız?

Işık: Ben yaklaşık 6 ay önce işe başladım. İşveren, işçilerin etnik, dini kimlikleriyle, özel hayatlarıyla ilgili yakıştırmalarda bulunuyordu. Bu duruma tepki gösterdik. Sonrasında SGK primlerinin eksik yatırıldığını fark ettik, BİMER üzerinden işvereni şikayet ettik. Bu arada işçi arkadaşların Güvenlik-Sen’e üye olmaları için çağrılarda bulunuyordum. Eski alt işveren de benzer bir uygulama yapıyordu. Bu şirketin gitmesi bir şeyi değiştirmeyecekti. Kadrolu çalışma ve sendikalı olmanın çare olacağı fikri arkadaşlarda kabul görmeye başladı. SİO Genel Müdürlüğüne hitaben isteklerimizi bildiren bir dilekçe yayınladık. Üyeliklerin yavaş yavaş olduğu bir dönemde sosyal medyada yaptığımız paylaşımları gören işveren sendikal faaliyetimizi engellemek için beni ve Serhat arkadaşımı işten çıkarttı.

Uluç: 1 ay önce işe başladım. Daha önce TPAO’da işten çıkarılmıştık. O zaman 15 gün işe dönmek için basın açıklamaları vs. ile sesimizi duyurmaya çalışmıştık. O zaman sendikalı değildim. O süreçte Güvenlik-Sen İşçi Meclislerinden arkadaşlar mücadelemize destek verdiler. Böylece Güvenlik-Sen’e katıldım. İşe başladığımda sendikal mücadeleye de başladım. Önce işverenin benim üyeliğimden haberi yoktu. Birleşik Metal-İş Trakya Şube Başkanından işten atılan arkadaşlarım için destek talebinde bulunmamdan iki saat sonra, bölge müdürü fabrikaya gelip arkadaşlara “Uluç da sendikacı çıktı, onun da sonu diğerleri gibi olacak, fişini çekeceğiz” demiş. Sonuçta işveren beni de işten attı.

Türkiye’deki ilk özel güvenlik direnişi Ankara’da Ömür Tekin ile başlamıştı. Siz de Türkiye’nin ikinci özel güvenlik direnişini başlatmış oldunuz. Ömür Tekin’in kamu sektöründe olduğunu eklersek, sizin direnişinizin Türkiye’de özel sektörde ilk direniş olduğunu vurgulamak gerekir. Özel güvenlik işçiliği bu kadar yaygınken güvenlik sektöründe sendikal mücadele pratiklerinin bir eline parmağını geçmemesini nasıl yorumluyorsunuz?

Işık: Ömür’ün direnişi bize de örnek oldu. Daha önce biz de kamudaydık. Özel sektöre gelince asıl bu alanda mücadeleye ihtiyaç olduğunu gördük. Direnişlerin azlığını sendikaların tercihleriyle alakalı bir durum olarak da görüyoruz.

Uluç: Işık’a katılıyorum. Eklemek istediğim bir iki nokta daha var. Sendikalar bilerek uzak duruyorlar. Kamuda toplu sözleşme yapma imkanı var ve örgütlenmek şuan nispeten daha kolay. Kamu Hakem Heyetinden çıkan TİS’lerle aidat da alabilir durumdalar. Oysa özel sektörde kazanmak için direnmek ve mücadele etmek şart. Sendikacılar bu rahatlığı tercih ediyor.

Siz SİO Automotiv’de taşeron işçi olarak çalışıyordunuz. Bir çok işçi sendikasının tutumu, taşeron işçinin bir emek mücadelesi vermesini imkansız görüyor. Bu durumu siz nasıl tecrübe ettiniz?

Uluç: Geçelim onları. Mesele irade, mesele cüret, mesele destek bu kadar.

DİSK / Güvenlik-Sen üyesisiniz. Aynı zamanda Güvenlik-Sen İşçi Meclisi imzası da kullanıyorsunuz? Bu ayrı imzanın nasıl bir anlamı var?

Işık: Bizler İşçi Meclisleri olarak Güvenlik-Sen içinde bürokratik olmayan taban iradesine dayanan, yönetici kastı reddeden bir sendikal anlayışı temsil ediyoruz.

Uluç: Direnmeyenlerden ayrılarak direnen yeni alanlar yaratıyoruz. Ömür’ün direnişinden sonra bizim direnişimiz bir tesadüf değildir, bu anlayışın sonucudur.

Direnişinize gösterilen dayanışma ilişkileri sizin için tatmin edici mi? Muhalefet ve emek güçleri yeterli desteği gösteriyor mu?

Işık: Başta Umut-Sen, MİB, Dev-Tekstil direnişimize desteklerini sundular. Buradan teşekkür ediyoruz. Basın açıklamamıza EMEP katılım sağladı. TTB ve Eğitim-Sen üyelerine duyurdu. Direndikçe desteğin büyüyeceğine inanıyoruz. Fakat en şaşırdığım durum SİO işyerinde örgütlü bulunan Birleşik Metal-İş Trakya şubesinin basın açıklamasına katılmaması ve bize herhangi bir destek sunmaması.

İşe iade ve kadro dışında talepleriniz var mı?

Işık: 8 saat çalışmak istiyoruz.

Uluç: Aslında bu bir onur mücadelesi. İşverenin bizi istediği gibi kapı önüne koyamayacağını anlaması gerekiyor.

Direnişin geleceğinde neler görüyorsunuz? İş veren ile bir diyalog zemini gelişti mi?

Işık: Şu ana kadar işveren görüşmeye yanaşmadı. Aslında direnişin geleceği maddi koşullarımızla ilgili. Bizler işçileriz ve çalışarak hayatımızı idame ediyoruz. Bir birikimimiz yok ve direnişi de kendi imkanlarımızla sürdürüyoruz. Güvenlik-Sen Genel Başkanından direniş için kaynak talebinde bulunduk. Bakalım böyle bir imkan yaratırlarsa daha uzun dayanırız.

Uluç: Bugün Güvenlik-Sen Yönetim Kurulu da fabrikaya ziyaretimize geldi. Onlar da görüşme talebinde bulundu fakat bir muhattap bulamadan fabrikadan ayrıldı. Bir de sonuçta 9 güvenlik çalışıyor. 4 kişi işten atıldı. Kalanların da bu kaygısı var. Esas olarak üretimdeki işçi arkadaşlarımızın basıncı sonuç aldırır. Fakat şu ana kadar örgütlü oldukları şubenin yöneticileri yanımıza dahi gelmiş değil. Bu da işçilerin fiili desteğinin önündeki en büyük engel.

spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler