spot_img
spot_img
Ana SayfaGüncelYaşlılarımızın hayatı değerlidir - Emekliler Dayanışma Sendikası

Yaşlılarımızın hayatı değerlidir – Emekliler Dayanışma Sendikası

KAMUOYUNA DUYURU…

1 Ekim “Dünya Yaşlılar Günü” 1999 yılından bu yana uluslararası düzeyde kabul gören ama çoğunlukla “farkında” olunmayan bir gün…Artık dünyada ve ülkemizde yaşlı toplum olmaya doğru giden bir döneme girildi.
Yaşlı dostu toplum olma! Kentleri yaşlıların yaşamını gözeten bir anlayışla düzenleme! Aktif ve yerinde yaşlanma taleplerini dikkate alma. Yaşlılar için bakım hizmeti ağı kurma vb konularda politikaların geliştirildiği bir süreç yaşanıyor…

Yaşlılarında her insan gibi uygun güvenli bir çevrede yaşama beslenme barınma sağlık hizmeti alma. Yeterli gelir olanaklarına sahip olma. Uygun eğitim ve öğretim programlarına ulaşma. Eğitsel ve kültürel etkinliklere aktif olarak katılma. Aile-yakın çevre-toplumla kuşaklararası dayanışmayla desteklenme. İhtiyacı olduğunda profesyonel bakım hizmetine erişebilme. Teknik ve teknolojilerden yararlanma vb. evrensel hakları vardır.

Ülkemizde 65 yaş üstü nüfus 6 milyon 895 bin 385 oldu ve geçiyor. Toplam nüfus içindeki oranı %8,5 dir. %44 erkek %56 kadındır. Dünya yaşlı nüfus oranı sıralamasında 167 ülke arasında 66. sıradayız. (TÜİK 2017) Bugün yaşlıların genel nüfus içindeki oranı % 9,8 lere ulaşmıştır çünkü yaşlı nüfus katlanarak artmaktadır.2012-2017 arasında %17 artmıştır.

Dünden bugüne yaşlılık politikalarına egemen olan ve yaşlılığı hastalık olarak gören anlayışın aksine gerçek olan yaşlılığın bir hastalık olmadığı yaşamın doğal bir süreci olduğudur. Ve yaşlılık sorun değildir. Yaşlılarımızın sorunları vardır. Kadınlarımızın gençlerimizin çocuklarımızın sorunları gibi acil çözüm bekleyen sorunlar…

Biz Emekliler Dayanışma Sendikası olarak yaşlı politikalarının ve uygulamalarının takipçisiyiz! Ulusal ve Uluslararası Yasalara uygunluğu ve bilimsel temelde yaşlı insanlarımızın sorunlarına çözüm olup olmadığı noktasında takipçiyiz.

2007 de uygulamaya konan “Türkiye’de yaşlıların Durumu ve Yaşlanma Ulusal Eylem Planı”nda DSÖ kriterleri ve BM Yaşlı Hakları dikkate alınmamış. İlgili Bakanlığının 2013 de ki “Bakım Hizmetleri stratejisi ve Eylem Planı” sağlık ve bakım hizmetlerine ağırlık vermiş olsa da sosyal politikalara bakış açısında bir değişiklik yapmamıştır. Bu yaklaşım sorunların artarak devam etmesinin başlıca nedenidir.

Dünyada ve ülkemizde yaşlılarımız beslenme, sağlık, barınma, gelir ve geçinme sorunları, yoksulluk, yalnızlık ve toplumsallaşma sorunu gibi bir dizi konuyla sürekli gündemdedir.

Türkiye’de 2019 yılının “Yaşlılar Yılı” ilan edildiği, ancak yaşlılarımızın insanca geçim sağlayacak gelirden yoksun olduğu, aktif toplumsal yaşamdan uzak tutulduğu, eşit-erişilebilir sağlık hizmetinin giderek engellendiği, aç kaldığı yani doğru ve sağlıklı beslenemediği, barınma-konut sorununun çözümlenmediği koşullardadır. Yaşlılarımıza saygı istemiyoruz. Onurlu bir yaşam istiyoruz. Onurlu bir yaşam yaşlılıkta da saygın olacaktır.

Küresel kapitalist politikaların ülkemizde yarattığı tahribatlardan en önemlisi toplumsal ilişkileri toplumsal sağlığın ve emeğin aleyhine bozmuş olmasıdır. Devletin toplumsal taahhütlerinden vazgeçmiş olması. Sosyal güvenliğin yerini sosyal yardımların almasına.

Emekliliğin yaşlılığının güvencesi olmaktan çıkarılması sonucunu doğurmuştur. Sağlığı eğitimi bakımı sosyal güvenceyi emeği ticareti yapılan ve etik değerleri tanımayan bir piyasanın ürünü haline getirmiştir.

Yaşlıların ekonomik, sağlık ve bakım hizmeti başlıkları altında ifade edebileceğimiz üç yaşamsal sorunu vardır. Aileler ekonomik sosyal olanaksızlıklar nedeniyle yaşlılarına bakacak durumda değildir ya da çok zorlanmaktadır. Profesyonel bakım isteyen hasta yaşlılara bakmak aile bireylerini ekonomik ve psikolojik olarak zorlamaktadır. Ekonomik sıkıntı, sosyal baskılar, yaş ayrımcılığı, ötekileştirme, güvencesizlik yaşlılarımızı mutsuz etmekte Demans ve Alzheimer olma oranını hızla artırmaktadır. Bunlar göz ardı edilerek yaşlılara aileleri baksın demek yaşlıları ölüme, aileleri çaresizliğin karanlığına atmak demektir. Bu sonuçları doğuran bir uygulama Devlet politikası olamaz! Yaşlı bakımı kamu hizmeti olarak verilmeli, yaşlısına bakan ailelere profesyonel destek sağlanmalıdır. Mevcut durum gözden geçirilmeli eksikler giderilmelidir. Toplumsal bakım anlayışı geliştirilerek, yaşlıların toplumdaki ve aile içerisindeki konumları korunmalı ve güçlendirilmelidir. Ülkemizin özgün koşullarında yaşlı bakımı için kamu hizmeti çeşitlendirilmeli ve denetlenmelidir. Yaşlıya aile içi psikolojik ve fiziksel şiddet engellenmelidir.

Yaşlılık Politikalarının belirlenmesinde Gerontoloji Bilimi ve Ülkenin özgün koşulları göz ardı edilmemeli. Demografik ve sosyoekonomik değişimler dikkate alınarak hazırlanacak planlar ve buna uygun yapılacak düzenlemelerle mevcut sorunlar çözebilir. Yaşlı sorunları yok sayılmamalı, ötelenmemelidir.

İçinde bulunduğumuz dönem toplumun şiddet, kaos ve korkuyla sarsılıp yorulduğu bir dönem! Bir de dünya felaketi olan bir salgının içerisindeyiz. Toplum olarak yaşlıların varlığını algıladık. “İktidar nerenizden yaralarsa orası kimliğiniz olur.” gerçeği bazı çevreleri yaşlı kimliğinin farkına vardırdı. Yasaklara tepki olarak “yani şimdi ben valizimi alıp tek başıma seyahate çıkamayacak mıyım?” gibi haklı tepkilere neden oldu. Önlem denen uygulamalar Koronovirüsün etkisini azaltmadı. Hiç bir hazırlık yapılmadan önlem alınmadan tavsiye gibi konan yasaklar insanları hazırlıksız yakaladı. İnsanlar koronavirüs ve açlık arasına sıkıştırıldı. Yaşlılar bu süreçte kendini koruma ve kollanma altında hissetmedi. Yaşlılık ekonomik sosyal durumu iyi olanlar için rahat geçen bir dönem olduğu için! Koronovirüslü günler de yaşlılarımızı çok ağır bir şekilde vurdu! Elli bir gün sürekli olmak kaydıyla konan ev hapsi ve yasaklar kronik hastalıklarını tetikledi. Çaresizliği ve hastalığıyla baş edemeyen yaşlılarımız sessizce yaşama veda etti. Ölüm listelerine kaydedilen birer rakam oldular. Kaderi böyle sayıldı! Çalışmalar şeffaf ve bilimsel temelde yürütülmedi. Ülke genelinde Koronavirüsten kaybettiğimiz yaşlı insanlarımızın sayısını öğrenemedik. Özel sağlık sektörüne yaşlılar üzerinden milyarlarca dolar kazandıran “gelişmiş sağlık teknolojisi” ölen yaşlılarımızın sayısını tespit edemedi! Yaşlıların yaşama koşulları ve karşılaştıkları sorunlar salgın nedeniyle daha ağırlaşırken, ölüm riski başta olmak üzere yaşamsal tehditler devam etmektedir. Koronavirüs Salgını ve olma ihtimali yüksek benzeri süreçleri atlatmaya “sosyal sorumluluk” söylemleri ve çalışmaları yetmez. Kalıcı ve sürdürülebilir resmi sorumluluklar gerekir.

5393 sayılı Belediye Kanununda ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununda; Belediyelerin yaşlıların sorunlarının çözülmesi yaşam kalitelerinin yükseltilmesi için görev ve sorumluluğu vardır. Sağlıktan barınmaya kadar, yaşlıların tüm konularıyla ilgilenmek zorundadırlar.Ülke genelinde yaşlılara yönelik olarak verilen kurumsal hizmetler yetersizdir.Öncelikle belediye sınırları içinde bakım hizmeti ağı kurmaları gerekmektedir. Günlük, geçici veya sürekli biçimde; ihtiyaca uygun olarak yaşlılar bu ağ kapsamına alınmalıdır.
Yalnız yaşayan yaşlılara yeni ikamet biçimleri yaratılmalıdır. Yaşlılar için buluşma yerleri kulüpler lokaller, kültür evleri açılmalıdır. Kuşaklararası ilişkilerin korunacağı olanaklar yaratılmalıdır. Yaşlılara dost olan kentler çocuklara, hamile kadınlara, engellilere de dosttur.
Yaşlılarımız var olan bütün hizmet ve değerlerde emeği olan insanlarımızdır.Yaşlılar sağlık hizmetlerinden ücretsiz ve öncelikli olarak yararlandırılması gerekir.Sosyal, ekonomik, demokratik kültürel, psikolojik toplumsal koşulların iyileştirilmesinin bütünsel kamu politikalarıyla birlikte yürütülmesi gereklidir.

Kapitalist matematik hesabı ile uygulanan ekonomik sosyal politikalar, kaynakların dağıtılmasındaki adaletsizlik, gelir eşitsizliği, emeğin değersizleştirilmesi toplumsal barışı tehdit eder duruma geldi. Türkiye’de yardımların bir hak olarak düzenlenmemesi, yürürlükteki sosyal yardım ve hizmetlerin yeterli olmaması, yoksulluk ve sosyal dışlanmayla mücadelede ulusal strateji eksikliği, sorunların artarak devam etmesinin nedenidir.

Temel hak ve özgürlüklerin geliştirilerek korunduğu, yaşa bağlı negatif ayrımcılık yerine bütün yaş gruplarını kapsayan bir toplumda ve güvenli bir çevrede hayatın sunduğu her türlü fırsattan yararlanan yaşlıların mutsuzluğu azalırken umudu artacaktır.

Yaşlanma olgusunu görmezden gelmek değil; sorunu dünya ve ülke çapında fark etmek, ayrımcılık yerine eşitliğin sağlandığı, bütün yaş gruplarını kapsayan bir toplum yaratmak insanlık görevidir.Toplumsal ilişkilerde sevgiyi, dayanışmayı, paylaşmayı yeniden inşa etmeliyiz. Bugün için huzur, gelecek için güvence anlamında buna acil ihtiyacımız var.

Emekliler Dayanışma Sendikası olarak biliyoruz ki, yaşlıların ve emeklilerin sorunları politiktir. Yaşlılarımız beden ve ruh sağlığına sahip olarak yaşamayı hak ediyor.
Sorunlarımızı dile getirmeye, çözüm aramaya; yönetenlere görevlerini hatırlatmaya devam edeceğiz.
Yaşlılarımızın hayatı değerlidir.

Emekliler Dayanışma Sendikası
Genel Merkez Yönetim Kurulu

spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler