Yakın zamanda MESS ile satış sözleşmesini imzalayarak binlerce metal işçisini sefalet ücretine mecbur bırakan sarı sendika Türk Metal dün ne ise bugün de odur. Bir proje sendikası olarak ortaya çıktığı günden bugüne devlet ve onun kolluk güçleriyle yakın siyasi ilişkileri sayesinde hükümetler tarafından daima kollanmıştır. Kan döken, haraç kesen, zor kullanan bir çeteden farksız olarak yaptığı her şey devletin gözetiminde, denetimindedir.
En başından beri projenin sahibi olan MESS’in tam desteği ve çıkarları doğrultusunda çalışarak, onun insan kaynakları departmanı işlerini görmektedir. İşverenlerin bizzat kendisinin işyerlerinde örgütlenmesini yaptığı bu yapıya atama yoluyla gelen yöneticiler üye işçilerin aidatlarına çökerek lüks içerisinde yaşayıp, astronomik rakamlarda maaşlar almaktadır.
Onlar, koltuklarında rahatı bozulmasın, huzuru kaçmasın diye her türlü baskı, zor ve şiddete başvurmaktan geri durmazlar. Kendi varoluşlarını ancak, devlet- patron işbirliğinde inşa ettikleri bu korku ve yağma düzeninin devamlılığına borçludurlar. Bu nedenle metal işçilerini cesaretlendiren, eylem ve mücadele pratiklerini destekleyen, irade geliştirmelerini güçlendiren her türlü emek ve çaba onların korkulu rüyasıdır. Bugün Umut-Sen’e saldırmaları da tam da bu yüzdendir.
Bir işçinin haksız yere işten atılmasına neden olmuş ya da göz yummuş bir Türk Metal şube yöneticisinden yıllar sonra kendi usulünce hesap soran işçinin haberini sosyal medya hesaplarımızdan paylaşmamız onları rahatsız etmiştir. Yakup Yıldız isimli gangester sendikacıya dersini veren işçiye “ellerin dert görmesin” paylaşımımız, Kocaeli yerel basından birçok gazeteye haber yaptırılarak olay şişirilmek ve “aşırı sol, marjinal grup” gibi söylemlerle faaliyetimiz Umut-Sen karalanmak istenmiştir.
Ancak buna rağmen geri adım atmayan, işçinin onuru, ekmeği için kendi adaletini aramasını reddetmeyen tutumumuz kendilerini epey bir öfkelendirmiş olmalı ki paylaşımı yapan kişi hakkında şikâyet başvurusunda bulunmuşlar. Bu şikâyet üzerine, paylaşımı yapan Umut-Sen Sözcümüz Şaziye Betül Celep’in savcılıkta ifadesi alınmış olup kendisi aşağıda tam metni yer alan ifadeyi vermiştir. İddianamenin değerlendirilmesi sonrası ise hakkında “suçu ve suçluyu övme” suçlamasıyla ceza davası açılmıştır. Davanın ilk inceleme duruşması 5 Şubat Çarşamba günü saat 10:15‘te Anadolu 49. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yapılacaktır.
Tüm kamuoyu bilsin isteriz ki, Türk Metal çetesinin bu saldırıları bizi korkutmaz aksine doğru yolda olduğumuzu gösterdiği için mutlu eder. ‘Sınıfa karşı sınıf, zalimlere karşı cesaret’ şiarıyla, ilke ve değerlerimizden taviz vermeden, bağımsız mücadele ve dayanışma hattını büyütmekten asla vazgeçmeyeceğiz.
İfadenin tam metni şöyle:
“Yukarıda yazılı açık kimlik ve adres bilgileri bana aittir. Üzerime atılı suçlamayı anladım. Emniyette ifade vermiştim bana aittir, aynen tekrar eder, kabul ederim. Umut-Sen Kollektifi’nin sözcüsüyüm. Dosya arasında bulunan twitter paylaşımları şahsıma aittir, “ellerin dert görmesin” başlıklı paylaşımları ben yaptım. Yakup Yıldız’ı tanımam. Umut-Sen patronlara karşı işçilerin yanında olan bir kolektiftir. Paylaşımda yer alan işçiyi ve işvereni tanımıyorum ancak yaklaşımımız şu şekildedir; işten haksız atılan ve sendikanın da işçinin arkasında durmadığı olaylarda işçinin yanında yer almaktayız. Kişilerin içinde bulunduğu çaresizliklere karşı destek olmayı hedefliyoruz. Ellerin dert görmesin şeklindeki paylaşımımda herhangi bir somut ya da kişiyi hedef almadım. Bir kişiye isnat ederek bu sözü söylemedim. Kurumsal bir eleştiridir. Suç işleme kastıyla hareket etmedim. İfade özgürlüğü kapsamındadır. Türk Metal Sendikası işçiyi satan, işçinin canından kanından beslenen bir çetedir. Ve sendika ağaları kendi konumlarını ve şatafatlı hayatlarını gizlemek üzere bu suç duyurusunda bulunmuşlardır. Eminim ki söz konusu şahıs maaş bordrosunu sunması gerektiği bir davada kaçarak uzaklaşacaktır. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum.”
