spot_img
spot_img
Ana SayfaYazıNotre Dame'ın Kamburu ya da Güvencesizlik Sarkacı

Notre Dame’ın Kamburu ya da Güvencesizlik Sarkacı

Mevsimlerden ilkbaharı yarılayıp yaza göz kırptığımız zamanlarda hepimizi bir telaş sarar. Bu telaşı hepimiz farklı biçimlerde yaşarız. Çoğunlukta, final temposu ile birlikte dönemin sonuna geliniyor olmasının verdiği bir sevinç ve mutluluk hakimdir. Bir adım sonrası, çalıştığımız işyerinden, okuldan, ofisten izne ayırılabilecek, gökyüzü ve yeryüzünün bir köşesinde “oh” deyip nallarımızı bir süreliğine attığımızı hayal etmek… Ama bir kesim var ki bu bahar ve yaz donemi gerilimli bir sarkaçta geçer. Tabiri caizse Demokles’in kılıcı klasik rapsodisine başlar. Sarkacın bir tarafında ya bir sene daha salınacaksınız ya da bir sene boyunca gizli ve açık biçimde performans kriterlerine göre yöneticilerin iki dudağının arasından “teşekkür ederiz” teveccühü ile sarkacın bir ayağından fırlatılmayı bekleyeceksiniz. Burası, son zamanlarda hızla çoğalan özel okullar ve kurban öğretmenlerin kulvarıdır. Kamusal Egitime ilgi durumunu sıfıra indirmeyi “marifet” sayan bir Devletin, mümkün olduğunca kendisinden uzak tuttuğu özel okul öğretmenleri, şirketlerin ve vakıfların ‘ özel’ koşullarında tarumar edilmektedir… Çalışma koşul ve imkânlarına dair en ufak bir talebin ancak “sahiplerin rızası” ile olur olduğu özel okullarda öğretmenler, dönem başından sonuna kadar yüksek tempolu bir süreci kendilerini aşan büyük fedakârlık yaparak en iyi, en birinci, mükemmel projeler, gösteriler, akademik başarı puanları ile dörtnala süren yarışı en önde bitirmek için “yaratıcı” bir rekabet içine girip, bitiş çizgisine varmak için kendi meslektaşlarını dahi adeta ezerler. Finalde bir jenerik akar. Ve jenerikte isimlerinin olup olmadığına bakarlar.

Belki bugünlerde durmuştur ama bahardan Yaz’a geçiş ayları içinde İstanbul trafiğinin en yoğun olarak yaşandığı yerlerden biri de özel okullar bölgelerinde yaşanır. Sarkacın fırlattığı, fırlatma suflesi alan öğretmenler can havliyle yeni bir güvencesiz sarkaca kapağı atmak için çırpınıp dururlar. Bu esnada bir biçimde aynı “okulda” kalmayı başaran öğretmenler de dolaplarının tozunu alırken iç tedirginliklerini asla elden bırakmazlar. Zira ne olur ne olmaz. Çünkü son dakika golleri salt futbola has bir durum değildir. Eğer bir dönem boyunca size diş gösterememiş, sarkaçtan bir türlü fırlatmayı başaramamış ergen ve ergin yöneticiler, son kartlarını sizin için saklamış olabilirler. Hem de alanınızda yaptığınız en iyi uygulamalara, öğrencilerinizle kurduğunuz yaratıcı bağlara rağmen.

Hatta onu size karşı silaha dönüştürmüş olabilirler. Bakınız: NDS Okulu edebiyat öğretmeni Melike Koçak ‘ ın önlenebilir is cinayeti…
Nihayetinde hiç bir güvenceye, söz ve karar hakkına sahip olmayan özel okul öğretmenleri, yüzlerce işten atılma biçimini yaşamaya mahkûm edilirler. Ama bu son yaşadığımız vak’a bardağı kırmıştır. Egemen erk’in okullar üzerinden kurduğu ‘atıl’ öğrenci tipini bir nebze kırmayı başarmış; merak eden, sorgulayan, sözünü söyleyen öğrencilere yol göstermiş öğretmenlerden Notre Dame Saint Simon edebiyat öğretmemeni Melike Koçak son dakika kartı ile işinden ve öğrencilerinden uzaklaştırılmıştır.
Artık işimizden olmanın kriteri “prematüre performans ya da performans düşüklüğü”  değildir. Kendi dar kalıplarını eğitimciler üzerinden çocuklara gençlere dayatan “üst aklın” zihniyetidir. Ve bu zihniyetin sarkacını kırmanın vakti gelmiştir.

Melike Koçak yalnız değildir.

Mücadelesi mücadelemizdir.

Güvencesiz Özel Okul Öğretmenleri / Umut- Sen

spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler