spot_img
spot_img
Ana SayfaYazıMetal Sektöründeki Direnişe Dair İlk Gözlemler – Başaran Aksu

Metal Sektöründeki Direnişe Dair İlk Gözlemler – Başaran Aksu

 

Türkiye’deki sermaye birikiminin belki de en stratejik noktası olması hasebiyle Türk Metal gibi ruhunu tamamen sermayeye teslim etmiş, faşist bir “body-guard”ın korumasına bırakılmış olan metal sektöründe artık mızrak çuvala sığmıyor. Metal gibi bir iş kolunda, özellikle işe yeni girenler açısından ücretlerin asgari ücret seviyesine doğru hızla yol alması, bunun da resmi ismi sendika olan bir yapı üzerinden gerçekleşiyor olması işçileri fazlasıyla kızdırmış durumda. Metal işçisi arasında yaygın bir huzursuzluk var. Bu huzursuzluk son süreçte bir uyanışa ve kafa tutmaya dönüşmüş durumda.

İşçiler kendi özgüvenlerini kendileri yaratmış durumda. Bursa kent meydanında gerçekleştirdikleri eylem fiilen bir işçi forumuna dönüşmüş, temsilciler seçilmiş ve fabrikalar arasında işleyen kurullar oluşturulmuş. Renault’da işin başını çeken işçilerin işten çıkarmasından sonra gerçekleşen direniş sonucunda işverenin geri adım atması özgüveni daha da ateşlemiş. Bu özgüven giderek Tofaş, Delphi, Mako ve Coşkunöz’e de yayılmış. Ortaya çıkan işçi tepkisi karşısında Türk Metal temsilcileri istifa etmek durumunda kalmışlar. Şu anda ortada işçilerin güvendikleri fiili önderlikler var. Politik olmayan, deneyimden gelen, ekonomik-sendikal bir bilinç kazanan işçi önderleri sürecin doğallığında meydana çıkmışlar.

An itibariyle 10.000’e yakın işçinin Türk Metal’den istifa ettiği söylenmekte. İstifa etmeyenler de aslında edenleri destekliyorlar. Fakat Türk Metal’in mevcut politik ve maddi gücü karşısında işçilerin bir kısmı hala temkinli davranmayı tercih ediyor. Özellikle daha yaşlı işçiler emeklilik sürelerinin az kalması dolayısıyla daha temkinliler. Genç işçilerse daha agresif.

Bu doğal önderliklerin ve onların çevresinde oluşan temsili işçi yapılarının giderek kalıcılık kazanma olanağı elbette var. Fakat Türk Metal de kenarda beklemeyecektir. Özellikle “uzlaşmacı” bir çizgiye geçerse ki böylesi bir basınç karşısında geçmesi beklenmelidir, bu doğal önderlerin süreç içerisinde Türk Metal ağına soğurulma ihtimali de var.

İşçilerin an itibariyle tartıştıkları iki senaryo var. İlki bağımsız bir sendika kurmak. Metal sektöründe toplu sözleşme yapabilecek bağımsız bir sendikanın en az 42.000 işçiyi örgütlemesi gerekiyor. Bu bir hayli yüksek bir rakam. Diğer senaryo ise Hak-İş’e bağlı Çelik-İş’e geçmek. İşçilerin oluşturdukları kurulların tanınmasına dayanan özerk bir ilişkinin Çelik-İş’le kurulup kurulamayacağı tartışılan bir husus. Birleşik Metal ise olabilecek en son seçenek. Bölgedeki milliyetçi muhafazakâr yapı işçilerde de hâkim ve an itibariyle bunu kırabilecek bir durum oluşmuş değil.

İşçilerin talepleri gayet net: Türk Metal gitsin, işveren işçilerin oluşturduğu kurulları tanısın ve ücretlerde iyileştirme sağlansın. İşçilerin bu taleplerini sahiplenmek ve mevcut huzursuzluğu aktif bir tutuma dönüşmesi için çaba sarf etmek gerekiyor. Komite-konsey fikrini yaygınlaştırmaya çalışmak bu noktada hayati öneme sahip. Bunların yanı sıra toplu sözleşmelerde işçi temsilcilerinin de bulunması, toplu sözleşme görüşmelerinin kayıt altına alınması ve ortaya çıkan sonucun fabrikalarda kurulacak sandıklarla işçilerin onayına sunulması gibi talepleri de dillendirmek lazım.

Metal sektöründe yaşanan bu uyanış ve kafa tutma bir rastlantı değil. İşçi sınıfı içerisinde bu düzeyde kafa tutmalar gittikçe yaygınlaşmakta. Ayak sesleri artıyor. Şenliğe hazır olun..!

 

 

 

spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler