spot_img
spot_img
Ana SayfaHaberMETAL DİRENİŞİNE DAİR - UMUTSEN

METAL DİRENİŞİNE DAİR – UMUTSEN

 

Metal işçilerinin Bursa’da başlayan büyük direnişi Kocaeli ve Ankara’ya da yayılmış durumda. Yıllardır Türk Metal çetesinin boyunduruğu altında çalışma koşulları gün geçtikçe ağırlaşan metal işçileri bugün ayakta. Başta Türk Metal çetesinin temsil ettiği teslimiyetçi ve dahası işbirlikçi sendikal çizgiye karşı gelişen bu mücadele ilerledikçe, mevcut insanlık dışı çalışma koşullarını hedef almakta. Bugün hepimize düşen görev bu fiili meşru mücadeleye destek olmaktır!

Devlet, metal işçilerinin bu büyük direnişini kırmak için elinden geleni yapmaktadır. İşçiler üzerinde kurulan polis ve savcılık baskısının yanı sıra, direnişe destek olmak için emek harcayan kesimleri de kriminalize ederek belirli bir kamuoyu algısı oluşturmaya çalışmaktadır. Metal İşçileri Birliği, bugün direnişi kriminalize etmenin yollarını arayan sermaye iktidarının temel olarak hedef gösterdiği örgütlenmelerin başında gelmektedir. Bu bağlamda 11 Metal İşçisi Birliği çalışanı, terör suçlaması kapsamında gözaltına alınmış olup, bu yolla direnişteki işçilere de gözdağı verilmek istenmektedir. Metal İşçileri Birliği çalışanları hala daha gözaltında tutulmaktalar. Her ne kadar sermaye düzeninin bu oyunu boşa düşmüş olsa da, hedeflendiği gibi bu saldırı ile metal işçilerinin direnişi kırılamamışsa da, niyet apaçık ortadadır. Umut Sen Kolektifi olarak bizler, metal işçilerinin direnişi içerisinde işçi sınıfının bütünsel çıkarları için mücadele yürüten Metal İşçileri Birliği’nin ve direnen tüm metal işçilerinin yanında olduğumuzu beyan ediyoruz.

Metal işçilerinin direnişi üç açıdan önemlidir. İlkin, bu direnişle metal işçileri, işçi sınıfının geniş kesimlerine hâlihazırda dayatılan güvencesiz, düşük ücretli çalışma rejiminin giderek kendilerine de giydirilmesine kararlı bir şekilde karşı çıkmışlardır. İkinci olarak, bunu spontan bir şekilde kendi öz-örgütlülükleri üzerinden gerçekleştirmişlerdir. Üçüncü olaraksa,  sadece sermayeyi değil, sermayenin metal sektöründeki bekçi köpeği işlevini gören Türk Metal isimli çeteyi de bu süreçte doğrudan hedef almışlardır.

Direnişin sürdüğü an itibariyle bu üç hususta da geri dönüşlerin yaşanması ve bir tür “restorasyon” gerçekleşmesi mümkün görünmektedir. Fakat tam da bu durum bizlere çok şey öğretmelidir.

İşçi direnişleri niceliksel olarak arttığı gibi, niteliksel olarak da daha üst bir seviyeye geçmektedir. İşçiler fiili işgal ve grevlerle kendilerine dayatılan çalışma koşullarına karşı durmaktadırlar. Bu militanlığın temel nedeni dayatılan çalışma rejimi ise, bu militanlığın spontan bir biçim altında ortaya çıkmasının nedeni Türkiye’deki sendikal hareketin mevcut durumudur. Türk Metal gibi mafyatik bir çeteyi hedef alan işçiler, öyle görünüyor ki sendikal alanda kendilerine bir muhatap bulamamaktadırlar. Fiili grev ve işgallerle yasallığın gri alanlarında dolaşmaya cüret eden işçilerin, bundan kısa bir süre önce buna cüret edemeyerek, devletin koyduğu grev yasağına “amennah” diyen sendikaları kendilerine muhatap görmemelerine çok şaşırmamak gerekir. Bir dizi bahane bulmak yerine, muhalif sendikal hareket öncelikle “o gün öyle yapsaydık, bugün ne olurdu?” diye düşünmelidir.

İşçilerin süreci örerken ortaya koydukları öz-örgütlülük çabası ve bu öz-örgütlülüğü kararlılıkla korumaları, komite-konsey tipi örgütlenme biçimlerinin ne kadar hızlı ve etkili olabileceği konusunda bizleri uyarmalıdır. Güvensizlik dolayısıyla siyasal ve toplumsal muhalefete ve sendikalara işçiler tarafından kapalı tutulan bu öz-örgütlülüklerin, devlet ve sermayenin saldırıları karşısında dayanma güçleri an itibariyle test edilmektedir. İlerleyen süreçte bir “restorasyon” gerçekleşmesi halinde bu öz-örgütlülük ağlarının sisteme entegre edilmeleri de söz konusu olabilir. Bunlar bardağın boş kısmıdır. Gözümüzü dikmemiz gereken yerse işçilerin öz-örgütlenme kapasiteleri ile doldurdukları dolu kısımdır.

Siyasal rejime yönelik tartışmaların had safhada yaşandığı bugünlerde, Türkiye’nin çalışma rejiminin en bilindik “komandosu” olan Türk Metal’de yaşanan durum, sistemin çatlaklarını göstermektedir. Sistem bu çatlakları farklı harçlarla doldurma çabası içerisinde olacaktır. Toplumsal ve sendikal muhalefete düşense, işçilerin huzursuzluklarını, bu çatlakları giderek yarıklara dönüştürecek somut örgütlenmeleri hayata geçirmektir. İşçilerin öz-örgütlenme kapasitelerini esas alan, bunları devletin çizdiği sınırların ötesinde fiili-meşru bir mücadele ve örgütlenme hattı ile buluşturan bir sendikal hareket ihtiyacı metal işçileri tarafından önümüze bırakılmıştır.

Anlar, gereğini yaparsak ne âlâ…

 

 

spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler