spot_img
spot_img
Ana SayfaGüncelMesut Toprak: KOD 29 kodlanmanın kılıcı altında olan işçi sınıfının sorunudur

Mesut Toprak: KOD 29 kodlanmanın kılıcı altında olan işçi sınıfının sorunudur

İşyerindeki ağır çalışma koşullarına karşı çıktığı için 29. KOD ile işinden edilen, 9 aydır işsiz 9 aydır direnişçi Mesut Toprak’ın bugün Mapfre Sigorta Genel Müdürlüğü’nün bulunduğu Torun Center önünde gerçekleştirdiği açıklamasının basın metnini sizlerle paylaşıyoruz.

Basına ve Kamuoyuna;

Ben Kod-29 bir diğer deyişle madde 25/2 mağduru bir çağrı merkezi çalışanıyım. Daha önceden haksız yere Kod-29 ile işten çıkarıldığım Tur Assist firması önünde bir basın açıklaması yapmış; yaşadığım mağduriyeti anlatmış ve Kod-29’la işten atmaların açlığa mahkum etmek olduğunu söylemiştim. 

Bugün, yaşadığım mağduriyete çözüm bulabilmek için burada, Mapfre Sigorta önündeyiz. Ama bu ilk gelişimiz değil. Yine neden buradayız? Çünkü Kod-29’la beni haksız yere işten atarak büyük bir mağduriyete ve hak gaspına uğratan Tur Assist, İspanyol Mapfre Grubu’na bağlı Mapfre Asistencia’nın Türkiye şirketi olarak hizmet vermektedir. Yaşadığım sorun ve mağduriyetin bir muhatabı da Mapfre Grubudur.

Bugün haksız yere Kod-29’la işten atılmış ve hakları gasp edilmiş bir işçi olarak, buradayım. Bu arada artık farklı kodlar da duyuyoruz. Hatırlayın SGK Kod-29’da bir değişiklik yaptı ve ‘’Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller’’ için ayrı ayrı kodlar belirlendi. Mesela; mazeretsiz devamsızlık ile hırsızlık birbirinden farklı bildirim kodlarıyla yapılacak. Bunu da işçilerin şikayetlerine bir çözümmüş gibi sundular. Oysa sorun, söz konusu hallerin tek tek ayrı kodlara ayrılması değil Kod-29’ların sermaye keyfiyeti olmasıydı. Örgütlenmeyi engelleme, tazminatsız işten atma yolu olmasıydı. Yani ister bir tane Kod-29 olsun ister 40 tane işçinin beyanına bakılmıyor. Peki SGK bu yaptığıyla patronlar için işten atmayı daha da kolaylaştırmış olmuyor mu? Elbette oluyor. Çünkü işe iade davalarının büyük çoğunluğu Kod-29’la ilgili. Bundan dolayı Kod-29’un farklı kodlara ayrılması patronların bu davalar sonucunda alabilecekleri cezaları azaltmaktan başka bir şey değil. Cezalar azaltılıyor işten atmalar artıyor. Ayrıca Kod-29 davalarında alınacak işçi lehine bir karar emsal olabilecekken artık her kod için emsal kararlar gerekecek.

İşveren ve işçi ilişkisini düşündüğümüzde, işveren haklı fesih nedeni üretme olanağına sahip, haklı fesih kurgusu yapabilecek gücü olan taraftır. Kod-29 olmadan da firmalar, kendi çıkar ve ihtiyaçları doğrultusunda rahatlıkla haklı fesih dosyası oluşturabilirler. Ancak Kod-29 adeta firmalara altın tepside sunulmuş bir hediye gibidir. İşveren ve işçi arasındaki bu dengesizlikten dolayı, haklı fesih iddialarına öncelikle kuşkuyla bakmak her iş hukukçusunun görevidir.

Tıpkı benim durumumda olduğu gibi; çalıştığım süre boyunca ahlak ve iyi niyete aykırı hiçbir davranışım olmamasına rağmen, yaşam araçlarımı dahi elimden alacak bir yolla, iftira ile, haklı fesih görüntüsü altında haklarımı gasp eden Tur Assist firmasının yaptığı gibi. Bu, yasaları kötüye kullanmak ve işçiye karşı suç işlemektir.

Bugün tekrar buradayız ama bu sefer burada olmanın anlamı daha büyük. Çünkü Kod-29 mağduriyetini yaşadıktan sonra iki şey yapmam gerekiyordu. Yeni bir iş bulmak ve mahkeme yoluyla haksızca elimden alınan haklarıma kavuşmak. Aradan geçen 9 aya rağmen ikisini de hala gerçekleştiremedim. Mahkeme sürecinin kısa olmayacağını kabul ediyordum ama geçen 9 ay içinde tek duruşma görülebildi sadece. Ve devam eden Kod-29’lu günlerimde en korkuncu en kolayıymış gibi görünen iş bulma konusunda oldu. Bunca zaman içinde yaptığım başvurulardan Tur Assist’in tam bir intikam hareketi olan Kod-29 nedeniyle olumsuz yanıtlar aldım. 

Söyler misiniz ahlak ve iyi niyetle ilgili olarak bir işçiyi yargılamak ve bu sebeple işten atmak için olması gereken nedir? Yani patronun elinin hukuken çok güçlü ve somut kanıtlara dayanıyor olması gerekmez mi? Üstelik günde ortalama 500 işçi, çoğu yerde de toplu olarak ahlaka ve iyi niyete aykırılıkla suçlanıyorken? 

Gerçekte olan şu ki; sendikaya üye olmak, uygunsuz çalışma koşullarına, ücret zammına itiraz etmek patronunuzun istemediği, sevmediği bir şey istemek veya anayasa ile güvence altına alınmış temel haklarınız için mücadele etmek gibi yani Kod adı 29 olan maddeyle tamamen ilgisiz sebeplerle işçiler atılıyor.

Ben tek miyim? Veya bu kodlamalardan bir tek ben mi mağdur oldum? Elbette hayır. İsimler, sektörler, şehirler değişiyor ama saldırının adı aynı Kod adı 29. Ve bu saldırı Pandemi sırasında getirilen işten çıkarma yasakları boyunca patronlar için temiz ve hızlı bir işten atma yoluna dönüştü.

İliklerimizde hissettiğimiz ölümden beter işsizlik, günbegün artan geçim sıkıntısı şöyle dursun neleri yaşamak zorunda bırakıldığımızın gözler önünde olduğu Kod-29’lu günlerde pandeminin ayrıca çok yönlü etkilerini de yaşamımızda yoğun ve sert bir şekilde hissediyoruz. Tüm bunlar; ücretsiz izinler, Kod-29’lar vs. işte bunların hepsi pandemiyi fırsata çevirenler yani sermayedarlar için var.

Arkadaşlar, Kod-29 patronlar tarafından işten atmanın yasak olduğu bir dönemde işçi çıkarma yolu olarak kullanıldı ve kullanılıyor. Birçok yerde de işçiler arası diyalog, birlik, sendika vb durumları engellemek için kolay ve sorunsuz bir işten çıkarma uygulamasına dönüştü. Her iki durumda da karşılaştığımız şey yasalara aykırı. 

Bakın, ben buraya gelerek 3. basın açıklamamı yapıyorum. İşten çıkarılmamın üzerinden tam 276 gün geçmiş. Bu süre boyunca iş arıyorum ve 29 kodlu olduğum için bulamıyorum. Hem tazminatımı kaybediyorum hem işsizlik maaşımı hem de kodlu olduğum için iş bulamıyorum. Bu kod işverenlere ceza verme yetkisi vermektedir. Oysa cezayı sadece mahkemeler verir. 

Onun için bugün burada bu dengesizliğe, bu yasalara aykırı duruma, bu işveren mahkemelerine karşı ses çıkarmak için bulunuyoruz. Bu sorun sadece benim değil bütün kodluların ve kodlanmanın kılıcı altında olan işçi sınıfının sorunudur. Bu yüzden de Kod-29’a karşı hep birlikte ses yükseltmeli, dayanışmayı ve direnişi büyütmeliyiz.

spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler