spot_img
spot_img
Ana SayfaBirleşik Bir Emek Hareketi"Meclislerimizle kıyamet koparmaya hazırlanıyoruz" diyen işçiler Birleşik Emek Koordinasyonu ile yola çıktı

“Meclislerimizle kıyamet koparmaya hazırlanıyoruz” diyen işçiler Birleşik Emek Koordinasyonu ile yola çıktı

“İşçi sınıfının tarihsel mücadele mirasının ışığında, dönemin güncel acil sorunlarına çözüm üreterek, geleceğin özgür ülke ve dünyasını şimdiden yaratmaya cüret edecek akıl ve cesaretle geliyoruz.” şiarıyla Birleşik Emek Koordinasyonu Girişimi’nin düzenlediği Birleşik Bir Emek Hareketi İçin Forum; 17 Aralık Pazar günü Kozyatağı Kültür Merkezi’nde işçilerin coşkulu katılımı ile gerçekleşti.

İşçi ve emekçi sınıfa dayatılan sömürü düzenini kabul etmeyenler olarak bir mücadele zemininde ortaklaşan ‘Birleşik Emek Hareketi Koordinasyonu Girişimi’, devlet-sermaye-sendika işbirliğine, bürokratikleşmeye, etnik ve mezhepçi ayrımcılığa, güvencesiz ve ağır koşullarda çalışmaya karşı, çocuk işçiliğini, iş cinayetlerini, cinsiyet ayrımcılığını engellemek, kölelik, taşeron sistemini sona erdirmek için; işçi sınıfının örgütünde söz, yetki ve kararın alındığı işçi meclislerini kurmak amacıyla bir araya gelerek forum çağrısında bulundu.

Protokolün olmadığı forumda, ‘Birleşik Emek Koordinasyonu Girişimi’nde “Benim de söylemek istediklerim var.” diyen işçiler söz aldılar. Forumun başlangıcında başta iş cinayetlerinde olmak üzere eşitlik, özgürlük, barış, demokrasi ve devrim mücadelesinde hayatını kaybedenler için bir dakikalık saygı duruşu yapıldı.

Forumun açılış konuşmasını yapan Ezgi Akyol, “İnsana yaraşır, çocuklarımıza ve daha doğmamış çocuklara güvenli ve onurlu bir yaşam bırakmak istiyoruz.” diyerek, Birleşik Emek Koordinasyonu Girişiminin 15 maddelik çağrı metnini okudu. Ardından kürsüyü işçiler aldı.

“İŞÇİ MECLİSLERİNİ KURUNCA KIYAMET KOPUYOR”

Forumda ilk olarak 86 gün boyunca Beşiktaş Belediyesi önünde direnen işçi Tekin Şahin söz aldı. Şahin konuşmasına, 284 gündür açlık grevinde olan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’yı ve açlık grevinde olan, direnişçi işçi Mahir Kılıç’ı selamlayarak başladı. 86 gün boyunca direnen Beşiktaş Belediyesi işçisi Tekin Şahin, sendikaları olan DİSK’e bağlı Genel-İş’i eleştirerek sendikaların sınıftan kopuk ve mücadeleden uzak olduklarını vurguladı. “İşçi meclislerini kurmaya başlayınca kıyamet kopuyor. Örgütleneceğiz başka çaremiz yok. Sendika biziz.” diyerek konuşmasına son verdi.

 “İŞÇİ MECLİSLERİ İLE ÜRETEN VE YÖNETEN BİZ OLACAĞIZ”

Soma direnişçisi ve Dev Maden-Sen Genel Başkan Adayı Tahir Çetin ise DİSK’te önceliklerinin işçi meclislerini kurmak olduğunu, fakat sendikadan kovulduklarını söyledi. Soma’da iş veren-sarı sendika ve devlet ile savaştıklarını, ancak örgütlenme çalışmalarının hala sürdüğünü belirtti. “Sarı sendika şu an siyasi iktidarın arka bahçesi. Şu saatten sonra kendine nasıl isim verir bilemem ama bu saatten sonra sadece üreten ve yöneten biz olacağız diye haykırmak istiyoruz.” dedi.

 “ÜLKENİN KURTULUŞU İŞÇİ MECLİSLERİNDEN GEÇİYOR”

DGD-SEN Genel Başkanı ve BOMİ direnişçisi Murat Bostancı; “Bundan sonra yazıp çizme değil gerçekten mücadele zamanı. Ülkenin kurtuluşu işçi sınıfından işçi meclislerinden, işçi komitelerinden geçiyor.” diyerek sözlerine son verdi. Nakliyat-İş Örgütlenme Uzmanı Mehrali Bozgun, gördüğü katılımdan memnuniyet hissettiklerini söyleyerek Real Market işçilerinin direnişlerine değindi ve dün itibariyle Norm Altaş direnişinin kazanımla sonuçlandığını bildirdi. Sonrasında söz alan Birleşik Metal-İş üyesi, Sarkuysan işçisi Cihan Güneş, herkesin yakındığı şeyin bürokratik sendikacılık olduğunu söyledi.  MESS’e karşı mücadelelerinin süreceğini ifade eden Güneş, tüm salonu metal işçilerine destek olmaya çağırdı.

“İŞÇİNİN YUMRUĞU HAVADA, BEKLİYOR!”

Hakan Plastik direnişçisi Mustafa Öztürk, direnişin 100 kitap okumuşcasına büyük şeyler öğrettiğini söyledi ve ‘takım elbiseli sendikacılara seslendi: “İşçinin yumruğu havada, ve kafanıza inecek. Ben şunu görüyorum işin öznesi işçiler. O yumruk havada bekliyoruz. Önce sendikacıların kafasına inecek.” dedi.

Sözlerine, “İşçi sınıfının birleşik bir mücadele verebilmesi için öncelikle, işçi sınıfının yanında olduğunu söyleyenlerin yan yana gelmesi gerekiyordu. Birleşik emek hareketi, bu çabanın bir sonucudur. Buna öncülük eden herkesi selamlıyorum.” diyerek başlayan Deriteks Örgütlenme Uzmanı Emin Yılmaz, meslek liseleri ve 2 yıllık mesleğe yönelik üniversitelerin sermayeye geleceğin vasıflı işçilerini yarattığını söyledi. Yılmaz, “Çalışan işçilerin çoğunluğunun kadın olduğu tekstilde çok ciddi oranda örgütsüzlüğün olduğu bir gerçek. Göçün çok olduğu Tekirdağ’da bu yolla gelen işçiler hemen tekstilde iş bulabiliyor ve işlerini kaybetmemek için de sömürüye göz yumuyor.” dedi.

Güvenlik-Sen İşçi Meclisi Üyesi ve Çorlu Sio direnişçisi Uluç Gavazoğlu da sözlerine “Nuriye ve Semih’e ve İzmire, Mahir Kılıç’a, Ankara’ya, Kod-A’ya, dostlara bin selam.” diyerek başladı. “Çok uzun yıllardır sol işçiyi teğet geçti. Sizlere bin selam olsun. Bu mücadele çok önemli. Küçük hesaplarla hareket etmeyip doğru, mantıklı, akıllıca örgütlenme yaratabilirsek başarılı olacağız.” dedi. Sonrasında söz alan tersane işçisi ve Darıca Emekçi Kültür Derneği üyesi Eylül Ayan ise “İşçi sınıfının tempolu duruşu, kendi öz örgütlülüğü ile olacaktır. Yegane güç biziz.” dedi.

“KADIN-ERKEK AYNI ŞEKİLDE SÖMÜRÜLÜYORUZ AMA EŞİT ŞEKİLDE MÜCADELE EDEMİYORUZ”

Carrefoursa’da daha önce iş yeri temsilcisi olan, mağaza işçisi Hanife Durmaz, hem sarı sendikacılığa hem de kadının işçi ve yönetici olarak ayakta kalmasının ne kadar zor olduğuna dikkat çekti: “Biz kadınlar da burada konuşmalıyız. Hepimiz aynı şekilde sömürülüyoruz. Ama eşit biçimde mücadele edemiyoruz. ” dedi. “Tazminatımı verip de kovulduğumda sendika beni savunmadı. Nasılsa hakkını aldın çık dediler oysa ben çalışmak istiyordum. Ben ne solcuyum ne sağcıyım ben emekçiyim. Haksızlık karşısında sessiz kalmayan bir işçiyim. Bu kürsülerde konuşmak benim için büyük bir onur.” dedi.

“HAKİKATLER KONUŞULMAYA BAŞLANDI”

Söz alan bir diğer kadın emekçi, Emekliler Dayanışma Sendikası Başkanı Mahinur Şahbaz, “Hakikatler konuşulmaya başlandı, hakikat tektir.” dedi. Emekliliğe yabancı olduğumuzu söyleyen Şahbaz, “Emekliler sınıf mücadelesinin çok önemli bir parçası olmuştur tarih boyunca. Kendini burjuva sananları çıkarınca sayımız 7 milyon. Biz sizin yanınızda olmalıyız, siz de bizi yok saymayın.” dedi. 

Rıdvan Çöpürkaya Polimer’de bir direniş olmadığı ve işçi topluluğunun mağdur edildiğini anlatmak için kürsüye çıktığını söyledi. “Bu arkada  yazan demokratik sınıf sendikacılığı şu an sınıf için ekmek kadar su kadar elzemdir.” dedi. Polimerde işten atılmalara rağmen dayanışmayı direnişe çeviremediklerini ve patronla anlaşan sendikanın işçiyi sattığını anlattı. “Birleşik bir emek hareketi sadece işçilerin birliği için değil, sendikaların karşısına dikilecek, işçi sınıfının bayrağını daha fazla yükselteceği için umut vericidir. Ben de bugün bu umut için buradayım hepimize kolay gelsin diyorum!” dedi.

Ev İşçileri Dayanışma Sendikası (Evid-Sen Başkanı) Gülhan Benli ise DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikasında iken kötü sendikacılık sebebiyle bağımsız bir sendika kurma süreçlerini anlattı. Büyük sendikalara yaklaşımlarının uzak olduğunu ancak buradan bir beklentileri olabileceğini söyledi: “Belki yeni bir oluşum içinde yer alabiliriz. Biz bağımsız bir sendikayız. Belki burada bir konfederasyon çıkar ve gerçekten işçi sınıfı mücadelesinde yer alan bir konfederasyon oluşturabiliriz.” dedi.

İşçilerin konuşmalarının ardından Birleşik Emek Koordinasyonu’na omuz vermek isteyen herkes, 3 Ocak Çarşamba günü gerçekleştirilecek ve forumda ifade edilenleri somut adımlara dönüştürecek toplantıya çağrıldı.

spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler