spot_img
spot_img
Ana SayfaYazıKadınlar, Müjde! Yarı Zamanlı ve Esnek Çalışma Yasası Ayağımıza Geldi - Betül...

Kadınlar, Müjde! Yarı Zamanlı ve Esnek Çalışma Yasası Ayağımıza Geldi – Betül Celep

2012 yılından bu yana doğum yapan kadınlar için esnek ve yarı zamanlı çalışma, torba yasalarla gündemimizde.  Son olarak Ocak 2016, Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmeleri içerisine derç edilmiş memur ve işçi haklarına ilişkin maddeler de kabul edildi. Bu maddeler içerisinde ana akım medyada çoğunluklu “müjdeli” haber olarak lanse edilen kadınlar için esnek ve yarı zamanlı çalışmaya ilişkin düzenleme de var.

Bu düzenlemenin içeriğine gelmeden çok önce itiraz edilecek noktalara bir bakalım. Nasıl oldu da Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmeleri içerisinde işçi/memur haklarına ilişkin maddeler sözüm ona görüşülüp karara bağlandı? Cevap basit: Torba yasa tasarılarıyla bu işler hep böyle yürüyor. Bu durumda daha da kritik olan mesele, memur/işçi hakları alanlarında uzman komisyonlarda görüşülmesi gereken süreç budanmış oluyor. İtirazların sesi kısılıyor. Görüşmeler sırasında her partinin yalnızca 5 dk. koca bir torba yasa içerisindeki maddelere itiraz etme süresi oluyor. Böylece Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmelerinde birçok kadının hayatını temelden etkileyecek esnek ve yarı zamanlı çalışma yasası çıkıveriyor. İkinci olarak kadın istihdamına ilişkin özel yasalar her torba kanunda parça parça karara bağlanıyor. En son 6-7 Nisan 2015’de 3.doğuma teşvik, kadınlara çeyiz parası vb. maddeler torba yasa ile kabul edilmişti. Bu, hükümetin hemen her alanda genel bir stratejisi. Bir yandan hissettirmeden yapılan değişiklikler ile yasa değişiklikleri takip edilmesi güç hale getiriliyor diğer taraftan uzun süredir yarı zamanlı ve esnek çalışmanın konuşuluyor olması kamuoyunda bu değişikliklerin zaten çoktan uygulamaya konduğu algısını oluşturuyor, son olarak kadınları doğrudan etkileyen maddelerin böyle küçük küçük yürürlüğe sokulmasıyla devlet ve hükümet nezdinde kadınların özne olarak görülmediği mesajı veriliyor. Bu sebeple kadınlara özel yasaların “Kadın Yasaları” olarak görüşülmesi başta kadın örgütleri ve sendikaların ana mücadele hatlarından biri olarak önemini koruyor.

Gelelim tartışmanın bir diğer boyutuna. Bu yasaların hemen hepsi; çocuk bakımının kadınların görevi olarak görüldüğünün, devletin sorumluluğunda olan bakım hizmetlerine yönelik masraflardan kısılarak bu yükü kadınların omuzlarına yüklediğinin, kadını toplumsal yaşamın dışına itilmeye çalışıldığının ulu orta beyanı niteliğinde. Diğer taraftan, tartışmayı kadınların gündelik hayatına dokunan bir noktada yapmak ve mücadeleyi bu gerçeklik üzerine inşa edebilmek gerekiyor. Bu noktada doğum izinleri ile ilişkili olarak kabul edilen esnek ve yarı zamanlı çalışmanın kaidelerini ortaya koymak gerekiyor.

Yapılan düzenlemenin temel ekseninde doğum yapan kadınların, analık izni sonrasında birinci doğumda 2 ay, ikinci doğumda 4 ay, sonraki doğumlarda ise 6 ay, günlük çalışma süresinin yarısı kadar çalışabilmesi yer alıyor.

Memur kadınlar için doğum izin sonrası ilk 6 ayda 3 saat, 6 aydan sonra ise 1.5 saat emzirme izni kazanılmış bir sosyal hak olarak duruyor. Diğer bir deyişle doğum yapmış 657’e tabi bir kadın doğum izni sonrasındaki 6 ay boyunca 8 değil 5 saat çalışma hakkına sahip. “Müjdeli” yasa ile ise kadınlar tercih ettiği takdirde emzirme izni yerine doğum izni sonrası 6 ay boyunca yarı zamanlı olarak yani yine 5 saat çalışma “hakkı” kadınlara tanınmış olacak! Peki, neden memur kadınların hâlihazırda sahip olduğu emzirme izni hakkına alternatif olarak böyle bir yarı zamanlı çalışma “hakkı” getiriliyor? Resmi gazetede yayımlanmaması sebebiyle detayını bilemediğimiz fakat hükümetin söylemine bakıldığında bir dayatma değil kadınların tercihine bırakılacağını iddia ettiği bu yeni yasanın uygulamalarını görmek istediğini, memur kadınlar emzirme izni yerine yarı zamanlı çalışma “hakkı”nı kullandıkları takdirde de kazanılmış bir sosyal hak olan emzirme izinlerinin ortadan kaldırılmasının hedeflendiğini söylemek kötü niyetli bir okuma olmayacaktır.

İşçi kadınlara geldiğimizde ise mevcut kanun gereğince doğum izni sonrası kadınlar 1 yıl boyunca her gün 1.5 saat emzirme hakkına sahipler. Fakat gerçekte kadınlar çok büyük oranda bu izinleri kullanamıyorlar ve sendikalar içinde kadınlar marjinal bir grup olarak görüldüğünden bu hakkın kullandırılması ya da süresinin uzatılması yönünde mücadeleleri ya hiç yok ya da çok cılız. Hükümet de bu durumun farkında olacak ki şartlara bağladığı yarı zamanlı çalışmayı kadınların tercih edebileceğini tahmin ediyor.

Yeni yasa işçi kadınlar için yarı zamanlı çalışma “hakkını” şu şartlara bağlıyor:

  • Yarı zamanlı çalışmayı tercih eden kadınların eşleri çalışacak.
  • Yarı zamanlı çalışan kadın işçilerin ücretleri ve çalıştıkları süreye tekabül eden kısmın prim ve ücretleri işveren, çalışmadıkları süreye tekabül eden prim ve ücretleri İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanacak.
  • Kadın işçilerin bu ödemeyi alması için, doğum tarihinden önceki 3 yılda en az 600 gün işsizlik sigortası primi ödemiş olması gerekecek.

Öncelikle çoğunlukla güvencesiz işlerde çalışan kadınların 600 gün işsizlik sigortası priminin ödenmiş olması çok düşük bir olasılık. İkincisi İşsizlik Sigortası Fonu’ndan gelecek para sosyal hak değil sosyal yardım. Bu durumda gelecekte hükümet fonda paranın bittiğini açıkladığı takdirde kadın işçilerin durumu ne olacak?

Diğer taraftan yasa bir kadın işçi yarı zamanlı çalışmayı tercih ettiği takdirde onun çalışmadığı vakitler için Özel İstihdam Büroları aracılığıyla işverenin kiralık işçi çalıştırabileceğini söylüyor. Bu yasa ile artık tartışmaları devam eden Özel İstihdam Bürolarının kurumsallaşma sürecinin tamamlandığını söyleyebiliyoruz. Bu noktada, kadınların çoğunlukla kadın işi olarak görülen işlerde çalıştığı düşünüldüğünde kiralık işçilerin de kadınlar olacağını tahmin etmek zor değil. Her ne kadar yasa, yarı zamanlı çalışmayı tercih etmiş kadın işçi tam zamanlı olarak işe döndüğünde onun yerini almış kiralık işçinin sözleşmesinin fesih edileceğini söylese de buna dair herhangi bir denetim mekanizması yok. İşveren tam zamanlı çalışan kadın işçinin maliyetinin yüksek olduğunu düşünerek, tam zamanlı çalışmaya geri dönen kadını 1 ay daha çalıştırıp başka bir sebeple işten çıkarabilir ve yerine daha az maliyetli kiralık işçileri alabilir. Bu durumda kadınlar kadınlara kırdırıldığı gibi, kiralık işçilik ile piyasa gitgide esnek ve güvencesiz hale gelecektir.

Ne Yapmalı?

Yasanın Cumhurbaşkanı onayından geçip Resmi Gazetede yayımlanmasının ardından bir an evvel bu tartışmaların derinleştirilip mücadele için yol haritasının belirlenmesi önümüzde duruyor. Fakat acil olarak;

Kadınlar arasında da “müjdeli” bir haber olarak görülen bu yasanın içeriğinin başta sendikalar ve kadın örgütleri tarafından kadınlara anlatılması gerekiyor. Keza “hak” olduğu iddia edilen bu düzenlemelerin sonu hak kaybına gidiyor.

Memur kadınların yarı zamanlı çalışmak yerine kazanılmış hakları olan emzirme izinlerini kullanmaları kritik öneme sahip.

Memur sendikalarının Uluslararası Çalışma Örgütünün (ILO) 183 No’lu Anneliğin Korunması Sözleşmesi’ni imzalamaktan imtina eden AKP hükümetine baskı yapmaları gerekiyor.

İşçi kadınlar yarı zamanlı çalışmayı tercih ettiğinde kiralık işçi sorunu ile yüzleşeceğiz. İşyerlerinde buna yönelik denetim mekanizmalarının kurulmasına yönelik çalışmalara başlamak gerekiyor.

İşçi sendikalarının kadınların sahip olduğu 1.5 saatlik emzirme iznini uygulanabilir kılmaları ve bu sürenin uzatılması yönünde seslerini yükseltmeleri gerekiyor.

Son olarak, kadınların işçiler arasında marjinal bir grup olduğu algısından ve kadınlara yönelik hak ihlallerine sendikalar içinde ses edilmemesi kronik rahatsızlığından bir an evvel kurtulunmalı.

 

spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler