spot_img
spot_img
Ana SayfaSeçtiklerimizİş seni öldürse bile çalışmaya devam et - Dr. Erol Ünal

İş seni öldürse bile çalışmaya devam et – Dr. Erol Ünal

Çalışmaktan Kaynaklı İntiharlar: Karojisatsu Ve Aşırı Çalışma Nedeniyle Ölüm : Karoshi Yaklaşık 29 milyon çalışanın olduğu  ülkemizde 500 meslek hastalığı tanısı konulduğu gerçeğini göz ardı edersek çalışma kaynaklı ölümlerin tanımlanıp sınıflandırılmasındaki zorluğu sanırım baştan belirtmiş oluruz. Aşırı iş yükü ve stresli çalışma koşulları nedeniyle çalışanlarda meydana gelen intihar olarak bilinen “ Karojisatsu ” ile “ Karoshi” yani aşırı çalışma nedeniyle ölümün aslında yanı başımızda olduğu gerçeğini örtemeyiz…
2017 kasım ayında bir günde yaşanan üç intihar, aslında bizlere çok şeyler anlatmalı… Adana’da asistan Dr. Ece Ceyda Güdemek, Batman’da operatör Dr. Engin Karakuş, İstanbul’da tıp öğrencisi Yağmur Çavuşoğlu, aynı gün yaşamına son verdi. İki hekim de intihar notlarında ağır çalışma koşullarından bahsetmiş olması, sağlık çalışanlarının 36 saati bulan nöbetlerini ve ağır çalışma koşullarını görmezden gelen yetkililere  uyarı mahiyetindeydi sanki. Zonguldak maden kazası sonraki vardiyanın devamında göçükte kalan madencinin bareti daha olay yerinden kaldırılmadan rutin çalışılmaya devam edilmesi isteği sizce de normal mi?
Kapital’in ilk cildinin 3. Kısmını oluşturan Mutlak Artık Değer Üretimi kapsamında Marx “İş Günü” bölümünde  bizi 1800’lü yıllara  götürür. Aşırı çalışma sonucu ölümle ilgili Mary Anne Walkley’e ilişkin yaptığı alıntılar dehşet vericidir: Mary Anne Walkley, aşırı kalabalık bir odada çok uzun saatler boyunca dikim işinde çalışmaktan ve çalışılan ortamın son derece dar ve havasız olmasından ötürü ölmüştür”  (Marx, Karl. Kapital, 1.Cilt, Çevirenler: Mehmet Selik ve Nail Satlıgan, Yordam Kitap, İst., 2009,s. 249-250.)
Günümüzde bu çalışma koşulları yok diyecek bir kişi var mı aramızda? Öyle madenlere, demiryollarına, dikim atölyelerine, inşaat şantiyelerine, merdiven altı kaçak üretimlere de gitmeye gerek yoktur. Sağlık çalışanlarının Türkiye’deki çalışma koşullarına bakmanız yeterlidir. Üç hekim intiharlarıyla size bunu çok kolaylıkla anlatır. Mary Anne Walkley gibi onbinlerce kızın Bangladeş’te, Pakistan’da, Hindistan’da, Çin’de, Romanya’da, Meksika’da, ABD’nin güney eyaletlerinde, AB ülkelerinin ve güzel ülkemizin parıltılı kentlerinin bodrumlarında çalıştırıldığını anımsamamız zorunludur… ( Emre Gürcanlı http://ilerihaber.org/yazar/bir-genc-kizin-asiri-calismadan-olumu-63374.html )
Japon Çalışma Bakanlığına göre, bir ölümün Karoshi olarak kabul edilebilmesi için çalışanın ölmeden evvelki 24 saat ya da son 7 günde her gün üst üste 16 saat çalıştırılmış olması veya ağır bir iş yükü en az 4 hafta, haftada 65 saat ve üzeri veya en az 8 hafta, haftada 60 saat veya üzeri çalışmaya bağlı olarak çalışanın ölmesi durumudur.
Uzun çalışma saatleri, ağır iş yükleri, iş denetiminin olmaması, rutin ve tekrarlanan görevler, kişiler arası çatışmalar, yetersiz ödüller, güvencesiz istihdam, örgütsel sorunlar işyerinde çalışanlar açısından psikososyal tehlikeler 1980’lerin ikinci yarısından bu yana Karojisatsu adıyla Japonya’da bir toplumsal sorun haline gelmişti zaten. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, Japonya’da 1998 yılında 30.000 intihar gerçekleşmiş iken 2006 yılında 32.155 , 2011 yılında da 30.513 intihar gerçekleşmiştir. (Hida, 2014; Aoki, 2012).
Karoshi, kelimenin tam anlamıyla “aşırı çalışma nedeniyle ölüm” şeklinde çevrilebilir. İlk karoshi vakası 1969 yılında, Japonya’nın en büyük gazete şirketlerinden birisinin yükleme bölümünde çalışan 29 yaşında evli bir erkeğin, felç nedeniyle ölümü olarak rapor edilmiştir. Karoshi’nin önemli tıbbi nedenleri kalp krizi ve felç (%18,4), beyin kanaması (%17,2), serebral tromboz (beyin damarları tıkanması) ve infarktüs (%6.8), kalp krizi (%9.8), kalp yetmezliği (%18,7) ve diğer nedenlerdir (%29,1). Japon Çalışma Bakanlığı Karoshi istatistiklerini 1987 yılında, kamunun artan ilgisi nedeniyle yayımlamaya başlamıştır” (Belek, İ., 2010. Esnek Üretim Derin Sömürü, Yazılama Yayınları, sayfa 218)   
Japonya’da 1988 yılında yapılan işgücü anketlerine göre, erkek çalışanların (7,8 milyon) neredeyse dörtte birinin haftada 60 saatten fazla çalıştığı tespit edilmiştir. Bu oran 1975 yılındaki çalışma saatlerine göre nerdeyse 2,4 kat daha fazladır. Söz konusu istatistikler her ne kadar haftalık çalışma saatlerini 60 saat olarak belirlese de, gerçekte bu rakamın 70-90 saate kadar çıktığı bilinmektedir (Duncan, 2014).
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) 2001 yılı raporunda, Japonya’da çalışanların %28’inin haftada 50 saat ve daha fazla çalıştığı belirtilmektedir. Japonya %28 oranı ile Almanya %5,3, Finlandiya %4,5, İsveç %1,9 ve Hollanda %1,4 gibi birçok Avrupa ülkesinden oldukça uzun haftalık çalışma saatine sahiptir (Iwasaki, 2006: 537). Ülkemizde kayıt dışı çalışan nedeniyle daha zor bir durumda olduğumuz oldukça olasıdır.
Dünyada “Japon Çalışma Sistemi” katılımcı ve demokratik bir model olarak algılanmaktadır. Oysaki 1993 ILO Dünya Çalışma Raporu’na göre Japon işçileri, stresli ve uzun çalışma saatleri neticesinde, fazla çalışmaktan kaynaklı ölümler yaşamaktadır (Kato, 2014). Ölenlerin belirgin bir sınıfsal ayrımı da yoktur, bir sağlıkçı olabileceği gibi bir otobüs şoförü de olabilir. ILO’nun konuyla ilgili yapmış olduğu araştırmaya göre birkaç örnek verilebilir (ILO, 2013). Ülkede 203 Karoshi vakası ile ilgili yapılan çalışmalarda, beyaz yakalı çalışanlar bu sayının %70’ini oluşturmaktadır. Bu kesim haftada 60 saatten fazla çalışmakla kalmayıp, aynı zamanda ayda en az 50 saatte fazla mesai yapmışlardır. Diğer bir çalışma ise haziran 1988 ve mayıs 1995 tarihleri arasında gerçekleştirilen 2.551 Karoshi vakasıdır. Bu vakada hayatını kaybedenlerin %25’i şirket yöneticisi, %27’si işçi, %22’si satış ve büro çalışanı, %10’u sürücü, %8’i teknisyen, yaklaşık %8’i kamu çalışanıdır. (Morioka, 2008:7).
2004 yılı ILO raporuna göre Japonya’da altı milyondan fazla çalışan, haftada 60 saat çalışmaktadır (Employeewellnessnetwork, 2013). Haftalık 49 saat ve üzeri çalışanların sayısı 2007 yılında 13 milyon kişi iken, 2013 yılında alınan önlemler ile ancak 11 milyon kişiye kadar gerilemiştir. Ancak 2013 yılı için toplam istihdam edilenlerin sayısının 53 milyon kişi olduğu göz önüne alındığından 11 milyon rakamı hiçte azımsanmayacak büyüklüktedir. Japonya Sağlık, Çalışma ve Sosyal Bakanlığı’nın verilerine göre 2005 yılında 328 Japon çalışan Karoshi sebebiyle hayatını kaybetmiştir. Bu sayı 2000 yılındaki verilerden 7,3 kat daha fazladır.
Finlandiya’da ise 20-44 yaş çalışan grubunda ulaşım, hizmet ve inşaat alanında çalışanlarında dolaşım sisteminden kaynaklı ölümlerin fazla olduğu yürütülen çalışmalarla tespit edilmiştir. Fransa’da ise 24-64 çalışma yaşları arasında aşırı çalışmaya bağlı ölümlerin örneği Toyota şirketinde yaşanmıştır. İşçi sayısını azaltarak çalışmayı arttıran şirketin faturasını raporlanan 67 işçinin aşırı çalışma sonucu ölümü ve 247’den fazla işçinin ise ağır yaralanması ile işçi sınıfı ödemiştir. Raporlanamayan ya da kanıtlanılamayan daha birçok vakadan şüphelenilmektedir. Amerika Birleşik Devletleri’nin yalnızca New York şehrinde ise Japonya’daki Karoshi vakalarına benzer belirtileri olan işçi tazminat davalarının sayısının her yıl 200 ile 300 olduğu raporlanmıştır.
Ülkemizde kalıcı sakatlanan, hayatını kaybeden çalışan sayısı bilinmemektedir. Çalışma Bakanlığı’nın, ‘Karoshi’ den kaynaklı ölümlerin ve kalıcı sakatlıların önlenmesi için uyguladığı bir Eylem Planı bulunmakta mıdır? Bulunmaktaysa uygulanan Eylem Planı’nın ana başlıkları nelerdir? ” Tüm bu soruların cevaplarını elbette bilmiyoruz.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi’nin hazırladığı rapora göre, Türkiye’de son 40 ayda ‘Olası Karoshi’ nedenli en az 392 iş cinayeti yaşandığı belirtilmektedir.
Cinsiyet, beyaz/mavi yaka ayrımı gözetmeksizin tüm işçiler benzer Karoshi riskine sahip olduğu, Sağlık çalışanları, metal ve kimya işçileri, restoran-otel çalışanları, banka-reklam-gazete-büro çalışanları, öğretmenler, kamyon şoförleri, çağrı merkezi çalışanları vb. önemli risk grubu olarak kabul ediliyor denilmektedir.
Dizi setlerinde uzun süren çekim ve hazırlık aşamaları usta sanatçı Halit Ergenç’in söylediği gibi “Sette Ölmek istemiyoruz,” sözü abartılı bir ifade değil yani! Başta sağlık, inşaat, maden işçileri, tersane çalışanları olmak üzere, belli ki bu standartsız sistemin içinde aynı kaderi yaşıyorlar. “ İş seni öldürse bile çalışmaya devam” söylenen söz bu galiba.
Karoshi ve Karojisatsu’nun Önlenmesi İçin Alınacak Tedbirler
ILO, Japonya’da her yıl binlerce çalışanın ölümüne/intiharına neden olan çalışma koşulları ile ilgili olarak en elzem alınması gereken önlemleri şu şekilde sıralamıştır (ILO, 2013).
  • Karoshi ve Karojisatsu’nun önlenmesi için “ çalışma saatlerinin ve iş yükünün azaltılması ” alınabilecek önlemler arasında ilk sırada yer almaktadır. Bu anlamda gece geç saatlere kadar yapılan uzun mesailerin azaltılması, hafta sonu ve özellikle bayramlarda yapılan çalışma saatlerinin kısaltılması, aşırı iş yükünün hafifletilmesi işçilerin işten kaynaklı intiharlarını azaltacaktır.
  • Karoshi ve Karoujisatsu’nun önlenebilmesi için şirketler, aileler ve toplum bir bütün olarak çalışanlara medikal (tıbbi) destek ve tedavi sağlamalı, uygun medikal merkezlere erişimleri kolaylaştırılmalı ve konu ile ilgili danışma mekanizmaları oluşturulmalıdır. İşçi intihar anketleri göstermektedir ki, intihar eden personelin pek çoğu intihardan önce depresyon gibi duygusal bozukluktan bir süre acı çektikten sonra intihar etmektedir. Çünkü intihar bu hastalığın bir kısmını oluşturmaktadır.
  • Sağlıklı ve verimli çalışma ortamı oluşturabilmek için işçiler ve işverenler arasında etkin ve verimli bir diyalog teşvik edilmelidir. İşverenler ve işçiler tarafından ortaklaşa yürütülen düzenli “ İşçi Sağlığı ve Güvenliği Komitesi”nin faaliyetleri ya da “ Risk Değerlendirme Faaliyetleri ” psikososyal risk etmenleri, aşırı iş yükü ve iş ile ilgili stres riskini azaltmada yararlı olacaktır.
Sonuç
Aşırı çalışma sonucundaki ölümlerin nedenleri arasında ülkenin kültürü ve sosyal çevresi ele alınmaktadır. Öteden beri Japon çalışanların çalışkan, işlerine bağımlı, işkolik oldukları hatta hak ettikleri halde yıllık izinlerini bile kullanmadıkları bilinen bir gerçektir. Fakat bir çalışanın işini sevmesi, sevdiğinden dolayı zamanının çoğunu işinde geçirmesi ayrı bir konu; öte yandan tatil, bayram, dinlenme süreleri yok sayılarak bir insanın ölümüne çalıştırılması ayrı bir konudur. Arada hassas ve çok ince bir çizgi bulunmaktadır.
İşgücünün, piyasa şartlarına bırakılması neticesinde gelinen durum gözler önündedir. Bu nedenle Japon hükümeti konu ile ilgili olarak acilen önlemini almalı ve her yıl binlerce işçinin ölüm ve intiharına neden olan çalışma şartlarını insani boyutlara getirilmelidir.
  • Bu bağlamda çalışan kişi başına düşen çalışma süreleri azaltılmalı ya da çalışan sayısı artırılmalı,
  • Bilindiği gibi Japonya’da fazla mesai ücretleri çalışanlara ödenememektedir. Oysaki hak edilen fazla çalışma ücretlerinin çalışanlara ödenmeli,
  • İşçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri artırılmalı,
  • Çok uzun mesai yapan çalışanların, periyodik olarak sağlık kontrollerinden geçirilmeli,
  • Güvencesiz işlerin sayısı azaltılmalı,
  • Taşeronlaşmanın önü alınmalıdır. Bu sayılanlar, alınacak önlemlerden sadece bir kaçıdır. Unutulmamalıdır ki, iş görenin özveri ile çalışmasının nedeni sadece daha kaliteli bir yaşam sürmek içindir, ölmek için değildir.  Meslek hastalıklarından birisi olan Karoshi, önlenebilir bir sağlık sorunudur.
Dr.Erol ÜNAL- İşyeri Hekimi
Kaynakça
Yrd. Doç. Dr. Sevgi IŞIK EROL*Yüzüncü Yıl Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, [email protected] ÇSGB Çalışma Dünyası Dergisi / Cilt: 3 / Sayı: 1 / Ocak-Nisan 2015 / Sayfa: 15-31 Labour World / Volume: 3 / Issue: 1 / January-April 2015 / Page: 15-31 JAPON ÇALIŞMA HAYATININ İKİ BÜYÜK PROBLEMİ: KAROSHİ VE KAROJİSATSU
Ünzile Şen *İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi Üyesi
Emre Gürcanlı*http://ilerihaber.org/yazar/bir-genc-kizin-asiri-calismadan-olumu-63374.html
Öğrenci Pano
spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler