spot_img
spot_img
Ana SayfaYazıGrev Plazada Da Olur - Derya Öztürk

Grev Plazada Da Olur – Derya Öztürk

 

İstanbul Kalkınma Ajansı çalışanları toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde mutabakata varılamadığı için 16 Mart’ta başlattıkları grevlerini, anlaşma sağlanması üzerine 17 Mart’ta sonlandırdılar.
Plazaların önünde görmeye pek alışkın olmadığımız karelerden biriyle karşılaştık 16 Mart’ta: davullu zurnalı grev halayı çeken beyaz yakalılar. Kalkınma Bakanlığı’na bağlı 26 kalkınma ajansından biri olan İstanbul Kalkınma Ajansı (İSTKA) çalışanları 16 Mart’ta grev başlattıklarını açıkladılar.

Çalışanlar, greve başlama sebepleri birbirlerinden farklı da olsa mağduriyetlerini ortak bir paydada birleştirip hak arama mücadelesine girdiklerini söylüyorlar. İSTKA’da uzman olarak görev yapan ve aynı zamanda grevde gözcü olarak yer almış Aslı Silahdaroğlu kendi greve gitme sebebini şu şekilde anlatıyor: “Ben Ekim 2013’te başladım burada çalışmaya. Bir süre sonra şunu fark ettim ki yanımda benimle aynı işi yapan arkadaş, benimle aynı tecrübeye sahip olmakla birlikte sırf benden daha önce işe alınmış olduğu için çok daha yüksek bir maaş alıyor. Sebebi de onların başka bir yasa kapsamında ücretlendiriliyor olmaları. Ben daha sonra çıkan bir torba yasaya dayandığımdan farklı bir şekilde ücretlendiriliyorum. Dolayısıyla bu anayasadaki ‘eşit işe eşit ücret’ ilkesine kesinlikle aykırı.” Bu durumda olan tek kişi değil Aslı Silahdaroğlu. Öyle ki İSTKA’da çalışan uzmanlar kendi aralarında iki şekilde isimlendiriliyorlar: 666 sayılı kanun hükmünde kararnameye tabi olanlara 666’lı, Yüksek Planlama Kurumu kararına tabi olanlara da YPK’lı deniyor. İSTKA çalışanlarını greve götüren en önemli sebep de ücretlerdeki bu dengesizlik.

Diğer bir önemli sebep ise destek personeli olarak çalışanların durumlarından memnun olmamaları. İSTKA çalışanlarından Meliha Türk, “Benim mali müşavir olarak 16 yıllık deneyimim var. Fakat burada; işimizin İngilizce ile hiçbir alakası olmamasına rağmen İngilizce bilmediğim için destek personeli adı altında, devletteki karşılığı ‘hizmetli’ olan bir kadroda çalışıyorum” diyor. Dört senedir 2250 TL olan maaşına hiçbir şekilde zam gelmediğini söyleyen Türk, “YPK çıktığında genel sekreterimiz yönetim kuruluna maaşları sundu. Dört yıldır zam almayan insanlar olmasına rağmen yönetim kurulu, ‘Şimdi bu gündemimizde değil, 2015’in başında görüşelim’ diyerek bunu ertelediler. Bizim mağduriyetimiz yönetim kurulumuz tarafından görülmedi” diyor.

İSTKA çalışanları ücretlerdeki dengesizlikler, zam alamama, sosyal hakları edinememe, izinlerle ilgili problemler, mesai saatlerinin uzunluğu gibi sorunların çözülememesi üzerine Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikası’na üye olmuşlar ve haklarını sendikal yollarla aramaya karar vermişler. İSTKA’da uzman olarak çalışan Vesile Aliş grev yapmak gibi bir amaçlarının hiç olmadığını söylüyor. “Greve çıkmak, hakkımızı bu yoldan aramak gibi bir amacımız yoktu. Grev isteklerimizi gerçekleştirmek için bir araçtı. Süreç içerisinde her bir çözüm önerimiz olumsuz yanıtlanınca elimizdeki aracı kullanmak durumunda kaldık” diyor Aliş. Evli ve iki çocuğu olan Vesile Aliş’e, toplumdaki birçok kişiye kıyasla iyi bir maaşı olan işini kaybetmekten korkup korkmadığını sorduğumuzda, “Korkmadım. Bu bir hak mücadelesiyse, bu bireysel olarak benim kaybım olmayacaktı. Aynı odada, aynı ortamda çalıştığım arkadaşlarım için de hak mücadelesine çıktım” diye yanıtlıyor.

Grev yapmaya karar verdiklerini açıkladıklarında işverenin, işveren sendikasının hatta kendi sendikalarının bile bunu gerçekleştireceklerine pek inançları olmadığını söylüyor Aslı Silahdaroğlu. “Biz bu anlamda çok büyük bir ön yargıyı yıktık. Biz de şaşkınız aslında. Kendi gücümüzü sahada anladık” diye ekliyor.

“Topuklu ayakkabıyla da grev yapılır”

Greve çıkarken özellikle topuklu ayakkabı giyen Uzman Betül Celep, bunun sebebini şu şekilde açıklıyor: “Biz beyaz yakalıyız, plazada çalışıyoruz. Mavi yakalı işçilerden daha farklı bir imaj yaratıyor olabiliriz ama bunu farklı bir noktaya çekebilmek için inatla topuklu ayakkabı giydim ben. Çünkü ‘Topuklu ayakkabıyla da grev yapılır’ mesajını vermek istedim.” Ayrıca Twitter’da da “Topuklu ayakkabılarımızla, takım elbiselerimizle, fabrikalardan plazalara taşıdığımız grevimizde ikinci gün” yazarak bu mesajı daha çok kişiye iletmeye çalıştıklarını söylüyor Celep.

İSTKA çalışanları greve çıktıklarını açıkladıklarında iyi maaşları ve mevkileri sebebiyle internetteki bazı platformlarda olumsuz tepkiler aldılar. Bu durumun tahmin ettikleri bir şey olduğunu söylüyor Betül Celep. “Biz bu işin; maaşın miktarından çok adaletsizlikle ilgili olduğunu, beyaz yakalısı mavi yakalısı fark etmez bunu bütün işçilerin yaşadığını anlatmak istedik. Biz hepimiz işçiyiz, iş kanununa bağlıyız. Biz üniversite bitirmiş işçileriz belki, sizlerden daha yüksek maaş alıyoruz doğrudur. Biz belki yurt dışına gittik, yüksek lisans yaptık ama bizim iş yerimizde de işçilere uygulanan adaletsizlikler mevcut. Bölücü olan söylemi seçmenin hiçbir anlamı yok” diyor Celep.

“Bizi kariyer peşinden koşmaya sevk ediyorlar, birbirimizin gözünü oymaya teşvik ediyorlar ama biz dayanışıyoruz” diyerek karşı çıkıyor verilen olumsuz tepkilere Aslı Silahdaroğlu. Özellikle özel sektördeki beyaz yakalıların işveren tarafından, örtük olarak da olsa kışkırtıldığını söyleyen Silahdaroğlu, “Eğer işverenin istediği gibi davranırsan daha kolay yükseliyorsun. Eğer arkadaşını kötü gösterirsen sen daha iyi görünüyorsun. O yüzden beyaz yakalıların dayanışmasının koşulları gerçekten çok sınırlı. Biz grevimizle bu dayanışmanın mümkün olabileceğini gösterdik” diyor.

İSTKA çalışanları grevlerinin ilk günündelerken; üst düzey yetkililer masa başında oturmuşlar, oturmayanlarla da telefonla iletişime geçilmiş ve bir mutabakat sağlanmış. Bu ücret eşitsizliğini çözeceğine dair İstanbul Valisi Vasip Şahin’den bir söz alınmış. Buna istinaden de Türk-İş, Koop-İş, TÜHİS bir mutabakata varmış. Yine de ertesi güne kadar grevi bırakmadıklarını ve ertesi gün de toplu iş sözleşmesi imzaladıklarını belirtiyor Aslı Silahdaroğlu. Buna rağmen henüz tam olarak rahatlamış halde olmadıklarını söyleyen Silahdaroğlu, “Şu an fiilen bizim hayatımızı zorlaştıran şeyler çözüldü fakat ücret eşitsizliğiyle ilgili durum nisanda yapılacak olan yönetim kurulu toplantısı sonucunda netlik kazanacak” diyor.

Sözlerini şöyle noktalıyor Aslı Silahdaroğlu: “Bir toplu iş sözleşmesi imzalamış olmak, maaşlarda bir eşitlik sağlamış olmak o mücadelenin bittiği anlamına gelmiyor. Eğer siz arkasında durmazsanız haklarınızı ihlal etmek isteyen birileri mutlaka olur. Biz her zaman tetikte olacağız ama bundan sonra kendimizi daha güçlü hissediyoruz.”

(Bu yazı http://deryaozturk90.blogspot.com.tr/ adresli blogtan alınmıştır)

spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler