Bu ülkede hak aramak hiçbir zaman kolay değildi. Bedel ödemeyi göze alamayanlar hak mücadelesi de veremez. Bununla birlikte ekonomi krize girdikçe hak aramanın maliyetinin de iyice artırıldığı bir döneme girdiğimizi görüyoruz. Emekçi halka sokaklar yasaklanmak isteniyor. Hak aramak için örgütlenmesi gereken toplumsal mücadele ortamının temel yapı taşları ortadan kaldırılıyor. 15 Temmuz sonrasında iyice hızlanan ama zaten Gezi’de bu hükümete gereken dersi veremememizden ötürü o andan itibaren üstümüze gelen iktidar demokratik muhalefet mekanizmalarını fiilen ortadan kaldırıyor. Milletvekilleri belediye başkanları tutuklanıyor, greve katıldı diye kamu çalışanları anayasal normlar çiğnenerek kamu görevinden ihraç ediliyor, hükümetin işine gelmeyen basın organlarına el konuluyor ya da kapatılıyor, saraya muhalefet etmek fiilen suç haline getiriliyor. Ortaya atılan başkanlık tartışması da bu yeni düzenin kanuni çerçevesi olmaktan başka bir anlam taşımıyor.
Yapılanın amacı çok açık: Saray hakkını aramaktan korkan bir halk istiyor. Siyasal düzenin kurumları bu hedefe göre şekilleniyor. Bu gidişata ne kadar sessiz kalırsak, kendilerini o kadar başarılı sayacaklar. Tam da bu yüzden bugünlerde bu gidişata teslim olmayacağımızı güçlü bir biçimde göstermek şart oldu. Tek tek rahatsız insanlar değil büyük bir toplumsal kesimi temsil ettiğimizi dosta düşmana göstermeliyiz. Bu bağlamda 20 Kasım günü saat 14.00’da Kartal Meydanında düzenlenecek olan mitingde solun pek çok rengini temsil eden kurumların ortaklaşmış olması çok önemlidir. Baskıların bizi susturabileceğini düşünürlerse iktidar bize mahkemeleriyle, emniyetiyle, mafyasıyla daha pervasızca saldıracaktır. Bu gidişe dur demek için teslim olmayacağımızı haykırmak için biz de Pazar günü Kartal Meydanı’nda olacağız.
UMUT-SEN
