spot_img
spot_img
Ana SayfaGüncelEmekliler Dayanışma Sendikası: Tarihteki eksiklikleri düzeltmek istiyoruz!

Emekliler Dayanışma Sendikası: Tarihteki eksiklikleri düzeltmek istiyoruz!

Tarihteki eksikleri düzeltmek istiyoruz!
Emeklilerin, yaşlıların da insan haklarında yeri var.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi kabul edileli 72 yıl oldu!
Uluslararası bağlayıcılığıyla günümüze kadar geldi.

1982’de Viyana’da toplanan BM Genel Kurulu’nda ilk kez “Dünya Yaşlanma Asamblesi” yapıldı. Yaşlanma sorunları ve özellikleri ele alındı. İlkeler benimsendi ve bunlar “Uluslararası Yaşlı Hakları” olarak bağımsızlık, katılım, bakım, kendini gerçekleştirme, itibar başlıkları altında açıklandı.

Dünya Yaşlanma Asamblesi’nin ikincisi Madrid’te toplandı. “Yaşlanma 2002 Uluslararası Eylem Planı” hazırlandı. Ve yaşlıların ekonomik ve sosyal durumlarını iyileştirmeyi hedefleyen amaçlar ve taahhütler; “Yaşlılara her türlü sağlık hizmetleri, destek ve sosyal koruma sağlanmalı. Yaşlılara karşı her türlü şiddet ve ayrımcılık ortadan kaldırılmalı. Yaşlı yoksulluğunun bitmesi ve yaşlıların güvenle yaşlanması sağlanmalı. İnsan temel hak ve özgürlüklerinin yaşlılara tanınması ve gerçekleştirilmesi. Yaşlılar toplumun ekonomik, politik ve sosyal yaşamına tam ve etkili olarak katılmalı ekonomik, sosyal, kültürel, siyasi vatandaşlık haklarına sahip olmalı.” diye tespit edildi.

Ulusal düzeydeki yaşlı haklarının dayanağını; imzalanan uluslararası düzeydeki insan haklarına dair tüm sözleşmeler, T.C. Anayasası, sosyal güvenlik-sosyal yardım-sosyal hizmetlere ilişkin ve ilgili diğer konulardaki tüm yasal düzenlemeler ve “Türkiye’de Yaşlıların Durumu ve Yaşlanma Ulusal Eylem Planı” oluşturmaktadır.
Ülkemizde emekliler yaşlılar bu hakların neresinde?

Resmi söylemlerde programlarda olsa bile yaşamda karşılıkları yok! Kamu emeklilik hakkı tüketildiği için yaşlılığın güvencesi olan emeklilik yok. Emeklilerin ekonomik güvencesi, sağlık hizmeti hakkı yok çünkü küresel kapitalist politikalar sosyal refah devleti kavramı ile birlikte sosyal güvenliği hedef aldı. Sosyal güvenlik fonlarının kamu (devlet) kontrolünde olması küreselleşmenin önünü kesiyor dediler. Bu yaklaşımla; “Sosyal güvenlik devlet tekelinde olmamalı, piyasaya teslim edilmeli bölüşüm için kullanılmamalı, toplumsal değil bireysel sorumluluk esasına göre yapılandırılmalı, sosyal yardımlarla sosyal riskler karşısında asgari bir geçim düzeyi geçici olarak sağlanmalı.” denildi ve projeler yönetmelikler yasal düzenlemelerle bu alan özel sektörün kullanımına açıldı. Geriye doğru kurumsal bir reform olan “Sosyal Güvenlik Reform Yasası” yürürlüğe kondu. Bu reformla emekliler arasında norm ve standart sağlayacağız dendi ama tam tersi yapıldı. Eşitler arasında eşitsizliğe neden olundu. Emekli aylıkları emeklilerin on günlük zorunlu ihtiyaçlarını ancak karşılıyor ve sürekli azalıyor alım gücü düşüyor. Emekliler sağlık hizmetinin her kaleminin bedelini ödemeden tedavi olamıyor.

Emekliler emekli gibi yaşayamıyor, çalışmak zorunda kalıyor. Çalışanlar emekli olamıyor, “yaşa takıldın” deniyor. Sosyal güvenlik yerine sosyal yardım diyen politikalarla emeklilerin yaşlıların yaşamı Yerel İdareler, yardım kurumları nezaretinde vahşi piyasa koşullarına terk edilmiş durumda. Sosyal yardımların yoksullara ulaştırılma yöntemi, insanların muhtaç olduklarını kanıtlamak zorunda bırakılarak damgalanmaları insanlık onurunu kırıcı olmakta ve insan hakkı ihlali düzeyine ulaşmaktadır.

İktidarların yoksullukla mücadele etme iddiası, yoksulluğun bizzat yaratıcılarına insani bir çehre kazandırmaktan başka bir işe yaramadı. Yoksulluk artarak devam etti açlık sınırına geldi. Yoksulluk sürdürülerek zenginlikler ve konumlar korundu.

Emekliler Dayanışma Sendikası olarak diyoruz ki:

Sosyal Koruma sistemi dünyada en yaygın olarak uygulanan, vergilerden sağlanan ve vatandaş olma hakkından kaynaklanan düzenli gelir desteğiyle olmalıdır. Muhtaç olarak damgalanmadan vatandaş olmaktan kaynaklı düzenli temel gelir desteğinin geliştirilmesi yoksulluk ve sosyal dışlanmayla mücadelede doğru bir yöntemdir diyoruz.

Ülkeyi yönetenler demokrasi ve katılımcılık söyleminde emeklileri yaşlıları unutmuyorlar. Bunu “emeklilerin yaşlıların ihtiyaçlarını karşılama değil onların örgütlenmelerini ve özlemlerini Devletin elinde olan araçların sınırları içinde tutma” kaygısıyla yapıyorlar. Yirmi beş yıldır emekliler sendikal örgütlenme çabası içindeler. Yasal zemini olmasına Yargıtay’ın, Danıştay’ın olumlu kararlarına rağmen “Emeklilerin Toplu Sözleşmeli Sendika Yasası” için bir düzenleme hala yapılmadı. 2008’de Sosyal Güvenlik Reformu Yasası hazırlanırken dönemin Çalışma Bakanı katılımcılıktan demokrasiden yanayız diyerek emeklilerin temsilcisi olarak Türkiye Emekliler Derneği’ni kabul etti.

Bugün emeklilerin içinde bulunduğu durum Türkiye Emekliler Derneğinin emeklilerin haklarını ne kadar koruduğunun savunduğunun göstergesidir. Açlık sınırında muhtaç yaşamak bir seçenek değildir. Türkiye Emekliler Derneği bunu seçenek olarak kabul etmiştir. Emekliler Dayanışma Sendikası olarak biz bunu seçenek olarak kabul etmiyoruz.

2010 yılından bu yana kamu çalışanı emeklilerinin aylık zam oranları kamu çalışanlarının toplu sözleşme görüşmelerinde tespit edilmektedir. Bunun için yasal düzenleme yapılmıştır. SGK dan aylık alan tüm emeklileri kapsayacak toplu sözleşme yapma hakkını da içeren bir “Emekli Sendikaları Yasası” düzenlenmesi uygulamadaki haksızlıkları giderecek. Sendikalar Yasası’ndaki eksikliği tamamlayacaktır. Demokrasinin gelişmesine de hizmet edecektir. Çünkü gerçek demokrasi insanlara ortak yaşamlarını tayin etmek için gerçek gücü veren ve asgari eşitlik sağladığı varsayılan rejimdir.

Emeklilerin ve yaşlıların da her insan gibi uygun güvenli bir çevrede yaşama, beslenme, barınma, sağlık hizmeti alma, yeterli gelir olanaklarına sahip olma, uygun eğitim ve öğretim programlarına ulaşma, eğitsel ve kültürel etkinliklere aktif olarak katılma, aile, yakın çevre, toplum ile kuşaklar arası yardımlaşmayla desteklenme, gereksinim duyduğunda profesyonel bakım hizmeti alma, kişisel saygınlığını geliştiren hizmet ve olanaklardan yeni teknik ve teknolojilerden yararlanma gibi evrensel haklarını korumaları kullanmaları için düzenlemeler yapılmalıdır. Emeklilerin yaşlıların yüzde sekseni bu haklarını kullanma olanağı bulamamakta çünkü yapılan düzenlemeler ekonomik sosyal statüsü yüksek toplum kesimine yönelik yapılmaktadır.

Oysa bugüne kadar üretilen tüm değer ve hizmetler biriken sermaye emeklileri yaşlıların emeğinin ürünüdür. Emeklileri yaşlıları ekonomik sosyal kültürel yaşamdan dışlamak, yok saymak emeğe saygısızlığın ötesinde büyük haksızlıktır. Uygulanan ekonomik sosyal politikalar, kaynakların dağıtılmasındaki adaletsizlik, gelir eşitsizliği, emeğin değersizleştirilmesi toplumsal barışı tehdit eder duruma geldi. Türkiye’de yardımların bir hak olarak düzenlenmemesi, yürürlükteki sosyal yardım ve hizmetlerin yeterli olmaması, yoksulluk ve sosyal dışlanmayla mücadelede ulusal bir stratejinin eksikliği sorunların artarak devam etmesinin nedenidir. Yaşlı Haklarının ilkeleri, Gerontoloji Bilimi yok sayılmadan, Dünya Sağlık Örgütü’nün, Yaşlı Bakım Hizmeti tanımı dikkate alınarak bu alana ilişkin yasal düzenlemenin acilen yapılması gerekmektedir.

Yaşlılığı özürlü ve engelli olma hali olarak değerlendirilerek yapılan resmi uygulamalar ilgili bakanlık tarafından düzeltilmelidir. Yüz kişiden dokuzunun yaşlı olduğu bir toplumun yönetmeliklerle yönetilemediğinin görülmesini istiyoruz.

Hızla yaşlanan bir toplum olarak emeklilerin yaşlıların sorunlarını görmezden gelmek ötelemek yerine sorunu dünya ve ülkemiz çapında fark etmek, ayrımcılık yerine eşitliğin sağlandığı bütün yaş gruplarını kapsayan bir toplum yaratmak için yaşlı haklarının geliştirilmesi, yaşlılara yönelik hizmetlerin çeşitlendirilmesi için çaba harcamalıyız. İnsan Hakları Savunucuları, STK’lar, Sendikalar, Meslek Örgütleri, Siyasi Partiler ve toplumun bütün kesimlerini yaşlıların yok sayılmaması sorunlarının çözülmesi, yaş ayrımcılığına karşı çıkılması. Koronavirüs Salgını döneminde iyice görünür olan bu haksızlıklara karşı daha duyarlı davranmaya ve taraf olmaya davet ediyoruz. Salgınla mücadele önlemlerinin 65 yaş üstü insanlarımız üzerinden yasak ve kısıtlamalarla başlatılıp, düşünüldüğü gibi yararı olmadığı halde bu tutuma devam edilmesini kabul etmiyoruz. Sağlık Bakanlığı’na ve ilgili Bilim Kurulu’na emekliler yaşlılar olarak soruyoruz. Sağlığımızı düşünmediğiniz anlaşıldı. ”Bizden ne istiyorsunuz?” diye soruyoruz.

Merkezi ve Yerel İdareler, Belediyeler yaşlıların emeklilerin sorunlarının günü kurtaracak durumu idare edecek bir yaklaşımla çözülmediğini artarak devam ettiğini artık görmelidir. Yoksulluğu yönetmekten vazgeçilmelidir. Bu tarz insanların ve toplumun sağlığına zararlıdır. Ayrıca toplumsal ilişkilerde güven, adalet, eşitlik, sevgi saygı duygularını zedelemektedir. Yaşlıların, emeklilerin sorunları politiktir. Siyasilerin siyasetlerinin yakın takipçisiyiz. Sorunlarımızı dile getirmeye, çözüm aramaya, ekonomik demokratik sosyal hukuki haklarımızı kullanmaya korumaya kararlıyız. Yetkililere görevlerini hatırlatmaya devam edeceğiz.

Sağlıklı güzel günlerimiz olsun Türkiye!

Emekliler Dayanışma Sendikası
Merkez Yönetim Kurulu

spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler