spot_img
spot_img
Ana SayfaGüncelKadın düşmanı devlet aklı her yerde - Gizem Balcı

Kadın düşmanı devlet aklı her yerde – Gizem Balcı

 

14 senedir gasp edilen tazminat hakları için mücadele eden 780 Uyar Maden İşçisi, 12 Ekim’de Ankara’ya yürüyecek; görmeyen devlete kendini gösterecek, duymayan halka sesini duyuracak, Azim Uyar’ın oğluna yeni maden ruhsatı verenlere kimi kolluyorsunuz diye soracaktı. Eylemden bir gün önce hazırlıklar için Bağımsız Maden-İş Sendikası Genel Merkezi’nde işçilerle birlikte yerimizi aldık. Geçen senenin yasa yaptırtan mücadelesinden aldığımız güçle bir aradaydık, kararlıydık. Yürüyüş sürecinde basın faaliyetlerine destek vermek, alanın fiziki ihtiyaçları için dayanışma göstermek için madencilerle olacaktık. Soma Meydanı’nda gerçekleştirilen basın açıklaması sırasında polis, meydanda hepimizi fiili gözaltına aldı. Türkiye Maden-İş Sendikası ve Soma Kaymakamlığı önünde 100’e yakın işçi, aileleri ve bizler önce saatlerce güneş altında bekletildik.

Alandaki kadınlar olarak yaşadığımız ilk şey Güvenlik Şube Müdürü’nün avukatımız Leyla Bilgen’e karşı tavrıydı. Müdür fiziki olarak Leyla’nın üzerine gitti, onu muhattap almadığını söyledi. Sendikamızın erkek avukatını muhatap almak yönündeki gayreti meydanındaki fiili gözaltımız boyunca sürdü.

Ankara Yürüyüşü’ndeki ilk nokta 301’in mezarıyken, madenciler alandan çıkartılmadı, dağılmaları için saatlerce bekletildi. Yürüyüş iradesinden vazgeçmeyen Soma’lı madencilere önlüksüz-baretsiz ve tek tek olacak şekilde yürümelerine izin verileceği söylendi. 50 dakikalık bir yürüyüş ardından mezarlığa gelindi. Yapılan anma sonrasında mezarlık içinde tekrar fiili gözaltına alındık. 8 saat kadar mezarlıktan çıkmamıza izin verilmedi. Vali ile görüşmeye çağrılan heyetimize, mezarlık kapısının önünde yatabileceğimiz söylendi.

Yıllarca madende kolunu bacağını kaybetmiş, ciğerleri sönmüş madencilere reva görülen 301’in mezarının dibinde ve foseptik çukurunun karşısında bekleyebilecekleri oldu. İşçiler vazgeçmedi, günlerce o mezarlığın önünde Jandarma, JİTEM, Polis ablukası altında bekletildiler. Valilik ve Kaymakamlık makamlarından sürekli sözler verildi ama tutulmadı. Direnişin 5. gününde, yürüyüşün bir sonraki lokasyonu olan Salihli’ye geçileceği yönünde herkes hemfikirdi. 25 işçi ve sendika görevlileri olarak Salihli’ye vardık. Devlet 100 işçinin kendisinden daha organize çalışabilmesinden öfkelenmiş olacak ki dakikalar içinde onlarca araç, Jandarma ve Toma, Salihli Durasallı’daki konaklama noktamızda sıralandı. Herkes hemfikirdi, bir adım dahi geri gidilmeyecekti.

Geceyi orada geçireceğimiz için çadırlar kuruldu, herkes çadırına geçti. Çadırlara girmemizin üzerinden yarım saat sonra, gece 04:00 civarı önce toma ile müdahale edildi. Herkes çadırından çıktı. Dışarıda dondurucu bir soğuk, karşımızda ise onlarca Jandarma vardı. Alay komutanı tehditler savuruyor, “Hepinizi ezip geçeceğim, artık yeter!” diye inliyordu. Biz bir yandan soğuktan elimizdeki telefonları tutamıyor, bir yandan madencinin mücadelesi için o anların ne kadar değerli olduğunun bilinci ile birbirimizle dayanışma için kesintisiz yayın yapmaya çabalıyorduk.

Azim Uyar’ın kapısına bir tane polis göndermemiş devlet, madencilerin karşısında esip gürlüyordu.  Madencilerin tüm tehditlere karşı yaptığı tek şey kalkıp önlüklerini ve baretlerini giymek oldu. Maden kazasında iki bacağını kaybeden İdris abi seslendi önce komutana: “Biz yaşamıyoruz ki ölelim komutanım, hiçbir yere girmiyoruz. Buyurun ezin hepimizi!”

Kimse hayır demedi, bir adım geri çekilmedi. İşçilerin herhangi bir saldırıya karşı hiçbir şekilde karşılık vermeyecekleri yönünde bir iradeleri vardı. Biz onlara uyduk, 1 saat boyunca dondurucu soğukta bekletildikten sonra gözaltı işlemi uygulandı. Başından sonuna her anı çeken, “Öyle mi alay komutanı?” isyanını tüm dünyanın gözlerine seren biz kadınların tek derdi son madencinin de araca binmesini bekleyene kadar görüntü almayı bırakmayacak ve araçlara geçmeyecek olmamızdı.

Birkaç zorla kapattırma girişimi ardından araca geçerken, alay komutanı alandaki diğer kadın arkadaşımız Kamile’ye şiddet uyguladı. Salihli Jandarma Komutanlığı’na götürüldük. Gözaltı için ifadeye çağrıldığımızda gördük ki alandaki iki kadın olan Kamile ve bana maske yüzünden ceza yazılmış. Orada bulunan onlarca jandarmada maske olmamasına karşı, o geceye ait video ve fotoğraflarda ikimizde de maske bulunmasına karşın devlet; kadın olarak orada olduğumuz için bizi cezalandırmak istemiş, tüm yasa ve yasakları nasıl ezilenler aleyhine kullanıyorsa pandemi koşullarında getirdiği maske cezasını da bu şekilde kullanmış ve 900’er TL’lik ceza yazmış.

Binlerce madenciyi pandemi sürecinde yer altında, iç içe çalışmaya mecbur bırakan devlet; yüzlerce işçinin Koronavirüs sebebiyle ölmesine göz yuman devlet; hiçbir pandemi koşuluna uymayan milyarlık patronlara tek bir ceza yazmayan, üstüne vergi borcunu silen devlet yüzlerce erkeğin arasında iki tane kadını pandemi koşullarında halkın sağlığını tehlike olarak görüyor.

Kadın düşmanı devlet aklı her yerde. Ancak Kaymakamından jandarmasına, polisinden Reis’ine herkes bilsin ki biz de kadınlar olarak her zaman, her yerde ve her türlü ezilmişliğe karşı; gözünüze soka soka orada olacağız!

spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler