spot_img
spot_img
Ana SayfaYazıBir Direnişten Dersler: Kadınlar Direnişin Neresinde (idi) ? - Ceren Uysal

Bir Direnişten Dersler: Kadınlar Direnişin Neresinde (idi) ? – Ceren Uysal

 

Direniş süreçleri öğreticidir. UmutSen Kolektifi olarak 2014 yılı Mart ayında Çerkezköy’de yaşanan Hakan Plastik direnişinden çok şey öğrendik ve hala da öğrenmeye devam ediyoruz.

Bu yıl 8 Mart günü Çerkezköy’de UmutSen koordinasyon merkezinde bir kadın buluşması yaptık. İşçi, emekli, öğretmen, evde ve dışarda çalışan, farklı eğitim düzeylerinden, farklı yaşlardan on – on beş kadar kadın bir araya geldik. Bu buluşma hem deneyimlerimizin ortaklığını fark etmemize, hem de Hakan Plastik’teki direniş sürecinin, daha önce göremediğimiz bir yönünü görmemize ve sorgulamamıza vesile oldu.

O günkü buluşmamıza, Hakan Plastik direnişine aktif katılan, ilk günden son güne kadar kapının önündeki bekleyişi hiç aksatmayan bir işçi arkadaşımızın eşi de katıldı. Hakan Plastik süreci boyunca hemen her gün işçi arkadaşlarımızla birlikte direniş alanındaydık, sonrasında da kendisiyle oldukça sık görüşmüştük, ama eşi ile hiç tanışmamıştık.

Sohbetlerimiz esnasında bu kadın arkadaşımız, dört yaş civarındaki tatlılar tatlısı kızı ile birlikte, bizimleydi. Ama aslında bizimle değildi. Uzunca bir süre sessiz kaldı. Söz hakan Plastik direnişinden açıldığında, her birimiz direnişle ilgili coşkulu anılar paylaşmaya başladık. Arkadaşımızın sessizliği sürüyordu. Hakan Plastik direnişi ile ilgili ne düşündüğünü, o dönemde neler yaşadığını sorduk kendisine. Öncesinde eşi ile ayrı şehirlerde yaşıyorlarmış; eşi işyerinde bir müddet çalıştıktan sonra Çerkezköy’de yerleşmeye ve bir düzen kurmaya karar vermişler. Kızıyla birlikte eşinin yanına gelip yerleşmişler ve çok geçmeden direniş başlamış. “Kocam sabah erkenden eve çıkıyordu, gece yarısı geliyordu” diyordu. “Evi otel gibi kullandı”.

Gerçekten de o dönemde direniş çadırı sabah 07.00 gibi kuruluyordu. Akşam çadır toplandıktan sonra da günün değerlendirilmesi, içerideki örgütlenmenin güçlendirilmesi için gece yarılarına dek süren toplantılar yapılıyordu. Bizler, direnişe destek veren kadınlar, olabildiğimizce o çadırlarda, o toplantılarda olmaya çalışıyorduk.

İşçi arkadaşımızın eşi ise, henüz yerleştiği bir şehirde, neredeyse iki ay boyunca yapayalnız hissetmişti. Eşini neredeyse iki ay boyunca doğru düzgün görememişti. İşçi arkadaşımız ise evde bulunduğu zamanlarda direnişle ilgili pek bir paylaşımda bulunmamıştı. Kadın arkadaşımız bir tane komşu tanımadan, şehri doğru düzgün bilmeden, çocuğu ile adeta dört duvar arasına hapsolmuştu.  O dönemde hissettiği en güçlü duygu, “o evde istenmediği” olmuştu. Kısacası bizlerin büyük bir kıvançla hatırladığımız direniş günlerinin bu arkadaşımızın hafızasındaki karşılığı -ne yazık ki- yalnızlık idi.

Şimdi, kaçınılmaz olarak kendimizi sorguluyoruz. Kolektifimiz içerisinde kadın hareketinde aktif yer alan arkadaşlarımız var ve bu konuda bir ilkesel tutumumuz da söz konusu. Ancak Hakan Plastik süreci boyunca birimizin bile aklına, tamamı erkek olan direnişçi işçi arkadaşlarımızın eşlerini sormak gelmedi. Evlerini ziyaret etmedik. Ailelerini sürece katabilecek mekanizmalar geliştirme refleksi ile hareket etmedik. Oysa bu konuda daha önce parçası olduğumuz başkaca kolektif deneyimlerimiz vardı: Koç Üniversitesi direnişi sürecinde, ailelerin sürece katılması çabasının bir parçası olmuş; orada çocuk gelişimi ve pedagoji üzerine yapılan etkinliklerin organizasyonuna katkı sunmuştuk. Ancak Hakan Plastik süreci, UmutSen Kolektifi’nin bir anlamda yalnız kaldığı, kendi sınırlı gücüyle yürüttüğü bir direnişti. Bir yıl sonra görüyoruz ki; sürecin kazanılmasına kilitlenmekten, direnişin dönüştürücü etkisini yaygınlaştırmanın en basit gereğini yerine getirmemişiz.

Bir direniş sürecinin başarısını bir tek kriterle ölçmek elbette mümkün değil. Hakan Plastik direnişi kazanılmıştır. Hakan Plastik sürecinde birbirinden önemli bir dizi başarılı yan sonuç da elde edilmiştir. Ama işte görüldüğü gibi, eksik kaldığımız noktalar var ve bundan sonra da olacak. Ama biz UmutSen kadınları olarak bu yıl 8 Mart’ta kendimize bir söz verdik: Direniş boyunca görmediğimiz, duymadığımız ve sesini ancak bir yıl sonra bize duyurabilen kadın arkadaşımıza geçmişte yaşattığımız “yalnızlık” hissini, bir daha hiçbir kadına yaşatmayacağız.

spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler