spot_img
spot_img
Ana SayfaSeçtiklerimizAsgari ücrette 12 Eylül düzeyini gördük – Aziz Çelik

Asgari ücrette 12 Eylül düzeyini gördük – Aziz Çelik

Asgari ücret yüzde 29,3’lük artışla 5 bin 500 TL olarak açıklandı. Uzun yıllar sonra asgari ücrete yıl içinde ikinci kez zam yapıldı. Asgari ücrete zam yapılmasına karşı çıkan hükümet yüksek enflasyon nedeniyle yaşanan pahalığın yarattığı tepkiyi bir parça gidermek için sonunda asgari ücrete zam yapılması gerektiğini kabul etti. Asgari ücrette 1247 TL artış yapıldı. Bu artışın toplumdaki beklentinin çok altında olduğu açık. Dahası bu artış asgari ücrette yılın ilk beş ayında yaşanan 1525 TL düzeyindeki artışı dahi telafi etmedi.

Türk-İş’in bekâr bir işçinin yaşam maliyetini 8 bin 300 TL olarak açıklarken 5 bin 500 TL’ye imza atması ve asgari ücretin açıklandığı o fotoğraf karesine zoraki sokulması bu asgari ücret döneminin uzun yıllar boyunca hatırlanacak hazin yönleriydi.

Komisyon TV’den öğrendi

Bu asgari ücret saptamasının bir diğer tuhaf yönü ise asgari ücreti kimin saptadığının bilinmemesiydi. Yasaya göre asgari ücret ile ilgili tek yetkili organ Asgari Ücret tespit Komisyonu. 1 Temmuz 2022 tarihli mükerrer Resmî Gazete’ye göre Komisyon 1 Temmuz 2022’de toplanmış ve asgari ücreti kararlaştırmış. Oysa böyle olmadı Komisyon 1 Temmuz’da toplanmadı. 29 ve 30 Haziran 2022 tarihlerinde toplandı ancak bu toplantılarda da asgari ücret kararlaştırılmadı, hatta ciddi müzakereler bile yapılmadı. Usuli toplantılar yapıldı. Komisyon üyelerinin bir bölümü hepimiz gibi asgari ücreti televizyonlardan öğrendi.

İspanya’da bulunan Cumhurbaşkanı’nın ülkeye dönüşünde açıklanması için haziran ayı sonuna kadar açıklanması gereken asgari ücretin açıklanması 1 Temmuz’a bırakıldı. Bu nedenle Asgari Ücret Tespit Yönetmeliği bile değiştirildi. Oysa asgari ücretin Cumhurbaşkanı tarafından açıklanması Türkiye’nin asgari ücret sisteminde yok. 2003-2021 arasında asgari ücreti 19 kez bakanlar veya genel müdürler açıkladı. 2022 asgari ücretleri ise Cumhurbaşkanı tarafından açıklanmaya başlandı.

Asgari ücrete resmi enflasyona endeksli tartışmak büyük hata. Asgari ücretin Kişi Başına Gayri Safi Yurtiçi Hasılaya (GSYH) oranı asgari ücret artışı ile ilgili en önemli göstergedir. Bu gösterge asgari ücretin ülkenin büyümesinden pay alıp almadığını gösterir ve bizi resmi enflasyona hapsedilmiş tartışmalardan korur.

Asgari ücret artmıyor geriliyor

Asgari ücretin kişi başına GSYH’ye oranı yüzde 75’ti. Bu oran 12 Eylül 1980 darbesiyle yüzde 40’a geriledi. 2002 yılında AKP iktidara geldiğinde yüzde 52’ye yükseldi. 2016 yılında yaşanan yüzde 30’luk artışla asgari ücretin milli gelir içindeki payı yüzde 60’lara kadar çıktı. Ancak sonrasında asgari ücretin milli gelir içindeki payı hızla gerileyerek 2022 yılında zamlı asgari ücretin tahmini Kişi Başına GSYH’ye oranı yüzde 42’ye geriledi. Böylece 1980’li yıllara benzer bir tablo ortaya çıkmış oldu. Asgarin ücretteki gerçek tablo, bölüşüm ilişkileri açısından görünüm 12 Eylül düzeyine benziyor.

Asgari ücretin 1970’lerdeki durumunu esas alacak olursa 2022’de 10 bin lira civarında asgari ücret hayal değil. Türkiye ekonomisinin büyümesi buna müsait. Çok gerilere gitmeden 2016’daki düzeyde bir asgari ücret düzeyi söz konusu olsaydı, sadece 2016’dan bu yana asgari ücret büyümeden adil pay alsaydı bugün asgari ücret bugün 8 bin 100 lira olabilirdi.

Asgari değil ortalama ücret!

Bir düzeltme ve hatırlatma yapmak lazım. Yasal ve yaygın ifade gereği asgari ücret kavramını kullanıyoruz. Ancak bu doğru değil. Türkiye’de asgari ücret saptanmıyor! Saptanan ücret ortalama ücret adeta ücretle çalışanların ortalama ücreti. Türkiye’de asgari ücret ve civarında ücretle çalışanlar (+yüzde 10) oranı yüzde 50’ye yakın. 9 ile 9,5 milyon kişi bu civarda ücretlerle çalışıyor. Avrupa Birliği ülkelerinde ise bu oran Eurofound tarafından yeni açıklanana bir çalışmaya göre yüzde 4 civarında. Arada devasa fark var. Türkiye’de asgari ücret artık ortalama ücret haline geldi. Saptanan ücret on milyona yakın ücretliyi ve ücretler genel düzeyini yakından ilgilendiriyor.

Enflasyon farkı zam değil!

Milyonlar bugünü bekliyordu! TÜİK bugün (4 Temmuz) saat 10.00’da milyonların yaşamını yakından ilgilendiren bir veriyi açıklıyor. Bugün açıklanan Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) 14 milyona yakın emekliyi, 3,5 milyon kamu görevlisini, 2 milyon kamu işçisini, milyonlarca sendikasız özel sektör çalışanını, yüzbinlerce sendikalı işçiyi ve onların ailelerini doğrudan ilgilendiriyor. Ücretlere, maaşlara ve emekli aylıklara bugün açıklanan TÜFE oranında ve onun civarında enflasyon farkı ödenecek. TÜİK bugün sadece enflasyon oranını açıklamıyor halkın ekmeğini açıklıyor.

TÜİK en büyük patron!

TÜİK yönetimi adeta Türkiye’nin en büyük patronudur. Onların dediği kadar enflasyon farkı ücretlere, maaşlara, aylıklara eklenecek. Cebe girecek parayı onlar belirleyecek. Mutfağa girecek gıdayı onlar belirleyecek. Türkiye 21. Yüzyılın en yüksek enflasyonunu yaşıyor. O yüzde Temmuz 2022’de enflasyon farkı hiç olmadığı kadar gündemde. 2022’nin ilk ayında patlayan enflasyon nedeniyle TÜFE giderek çok yaşamsal bir gösterge haline geldi. 6 aylık TÜFE artışı yaşamsal öneme sahip. Bu artışın yüzde 38-40 aralığında olacağı biliniyor. Dolayısıyla milyonların ücretine, maaşına, aylığına bu civarda enflasyon farkı eklenecek.

Enflasyon farkı zam değil. Enflasyon farkıyla ücretler artmaz. Emekliye büyümeden fark verilmiyor. Memur emeklileri de kamu görevlileri toplu sözleşmesinde öngörülen enflasyon farkını alıyor. İşçi emeklisi aylıkları yasa gereği sadece TÜFE’deki 6 aylık artış kadar artırılıyor. Aslında emekliye hiç zam yapılmıyor desek yeridir. Sadece enflasyon farkı ödeniyor. Memurlara da enflasyon farkı ödeniyor. Özel sektördeki milyonlarca işçiye enflasyon farkı kadar dahi zam yapılması zor görünüyor.

Ancak yüksek enflasyon nedeniyle insanlarda yüksek zam algısı yaratılıyor. Zam yapıldığı yok yüksek zam yapıldığı yok. Ücret, maaş ve aylıklar enflasyonun ardında soluk soluğa kalmış durumda. Enflasyonun hızına yetişemiyorlar. Yüksek enflasyon sınıflararası bir gelir aktarma mekanizması olarak işler. Yüksel enflasyon dönemlerinde sabit gelirliler (emek gelirleri) kaybeder.

Zam yok, fark var!

Enflasyon farkına dayalı ücret artışları iki nedenle oldukça sorunludur. Birincisi enflasyon doğru ölçülmüyor. TÜİK tarafından ölçülen resmi enflasyonun gerçekleri yansıtmadığı biliniyor. TÜİK’in madde fiyat listesini karartması nedeniyle TÜİK enflasyon verileri daha da güvenilmez hale geldi. Öte yandan TÜİK enflasyonu gelir gruplarına göre ölçmüyor ve açıklamıyor. Yoksulun da zenginin de enflasyonu aynı açıklanıyor, işçinin de patronun da enflasyonu aynı açıklanıyor. Bu enflasyon hesabıyla mevcut alım gücünün bile korunması mümkün değil. Reel ücretlerin korunması mümkün değil.

Dahası enflasyon doğru ölçülse bile 6 ay geriden gelen enflasyon farkı yüksek enflasyon dönemlerinde kayıpları karşılamaz. Fiyatlar her ay artarken ücretlerin 6 aylık veya yıllık artması emek gelirlerinin alım gücünü düşürür. O nedenle yüksek enflasyon dönemlerinde iki veya üç aylık ücret artışları hatta aylık ücret artışları şarttır.

Enflasyona endeksli ücret artışlarının ikinci sorunu emekçinin büyümeden pay alamamasıdır. Enflasyon doğru ölçülse bile ülkenin büyümesi ücretlere ve maaşlara yansımıyorsa emekçiler göreli olarak yoksullaşır, bölüşümdeki payları azalır. Asıl mesele enflasyona endeksli farklar değil ekonomik büyümeden gayrisafi yurtiçi hasıla artışından emekçilerin pay almasıdır. Örneğin Türkiye ekonomisi 2021 yılında yıllık yüzde 11 büyüdü, 2022 ilk çeyrekte yüzde 7,3 büyüdü. Bu artışların yansımadığı ücret, maaş ve aylık artışları gerçekte artış değildir. Nitekim emek gelirleri milli gelirden pay alamadığı için. 2000 yılı ilk çeyrekte yüzde 39,1 olan emeğin payı yüzde 31,5’a geriledi. Sermayenin payı ise yüzde 41,7’den yüzde 47,6’ya yükseldi. Enflasyon farkına hapsedilmiş ücret politikasının sonucu budur.

Bugün açıklanan TÜFE ile aynı döngü bir kez daha tekrarlanacak. Emek gelirleri alım gücünü bile koruyamayacak ve milli gelir içindeki payı daha da azalacak. Bugün açıklanan yüzde 38-40 civarındaki 6 aylık enflasyon farkı ücretler yansıtılacak.

Çalışanlar, bugün zam aldık diye sevinmeyin. Yapılan son 6 ayda kaybettikleriniz gecikmeli ve eksik geri ödenmesidir. Zam yok!

Kaynak: BirGün

spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler