Aydınlık Gazetesi ve Ulusal Kanal, Petrol-İş Sendikası’nın salonunda 20 Ocak’ta “Ekonomik Kriz ve İşçi Sınıfımızın Sorunları ve Çözümler” başlığıyla bir kurultay düzenliyor. Bu kurultaya sarı sendikacılığı temsil eden önemli sayıda sendika baronu çağırmışlar. Herhalde aklı yerinde olan kimse iktidara her açıdan kol kanat geren Aydınlık çevresinin işçi sınıfının gerçekten çıkarlarından hareketle böyle bir toplantıyı organize ettiğini düşünmüyordur. Aydınlık’ın sarı sendikaların sarsılan itibarlarlarını bir parça onarmak üzere bu toplantıyı organize ettiğini söyleyebiliriz. Fakat daha önemlisi ‘hepimiz çok zor günlerden, koşullardan geçen vatanımız için elimizi taşın altına koymalı ve işçi sınıfımızın milli sermayemize olası öfkesini bastırmanın, saptırmanın yollarını bulmalıyız’ gibi amaçları olduğu bellidir.
Derinleşen ekonomik kriz koşullarında işçilerin hakları için parmak oynatmayan, işçi aidatlarına çökerek kurdukları saltanata güvenip şatafat içinde yaşayan bu sendika baronları işçi yığınları tarafından giderek daha fazla sorgulanmaya başlandı. Lüks araçları, lüks konutları, pahalı otellerde düzenlenen partiler, yurt dışı sayfiye yerlerinde organize ettikleri seyahatler, kumar ve fuhuş turizminin merkezlerini adeta ikametgah adresi haline getiren sarı sendikacılık rutinleri tüm işçilerce giderek daha fazla biliniyor, sorgulanıyor. Bu yüzden itibara ihtiyaçları var, biz ne dersek diyelim toplumun büyük kesimi açısından solcu olarak bilinen Aydınlıkçıların bu kurultayı bu noktada bu “sendikacı” taifesi için kullanışlı. Söz konusu gazetenin ve Vatan Partisi’nin yaklaşımını bildiğimiz için bu kurultayın aynı zamanda bir sınıf uzlaşması çağrısı içereceğini de pekala tahmin ediyoruz.
Umut-Sen olarak bu sarı sendikal tarzı fikri ve pratik düzlemlerde mahkûm etmeye dönük yoğun bir çaba sarf ediyoruz. Sarı sendikaların etki alanlarını kırmak, dağıtmak hedefiyle çalışıyoruz. İşçilerin örgütü olan sendikaların doğrudan işçiler tarafından, işçi sınıfının mücadele tarihinin ilkeleriyle yönetilmesi için mücadele ediyoruz. Sınıf uzlaşmacılığının, hele de bu kriz zamanında işçinin ekmeğini patronun sofrasına koymak demek olduğunu biliyoruz. Bu kriz zamanında sermaye sınıfının aklıyla hareket etmek işçi hareketini bugünkünden de daha geriye götürecektir. O aklı işçi hareketine sarı sendikalar bulaştırır. Bu yüzden bu itibarsız sendika baronlarını muteber kılacak her etkinlikten kaçınmak gerekir.
Bu yazıyı yazmamızın nedeni tam da buradadır. Kurultaya katılan isimler arasında işçi hareketinin muteber kurumlarını yöneten işçi önderlerinin adlarının yer almasını biz talihsizlik olarak değerlendiriyoruz. Aralarında eski işveren temsilcisiyken patron inisiyatifiyle sendika yöneticisi olmuş kişilerin bulunduğu bir toplulukta konuşmacı olmak Mustafa Türkel ve Adnan Serdaroğlu’nun sineye çekmemeleri gereken bir durumdur. Sendika başkanlarının topluluklara hitap etmeyi sevdiğini biliriz ama burada bir çizgi çekmeleri ve işçi hareketinin tüm kurum ve yöneticilerinin aynı torbaya konulamayacağını eylemli bir biçimde göstermeleri gerekiyor. Doğru kararı vermeli ve bu kurultaya katılmamalılar.
Umut-Sen
